BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ
HIRVATİSTAN- DUBROVNİK
HIRVATİSTAN
Hırvat sınırında bayağı bekliyoruz. Akşam namazını ara
bölgede yol kenarında bulduğumuz yerde kılıyoruz. Gece Saat 22.00 gibi
Dubrovnik’e varıyoruz.
DUBROVNİK, 1. Murat zamanında
Osmanlılara bağlanmış ve vergiye tabi
tutulmuş, yaklaşık 440 sene Osmanlı himayesinde kalmış.
Dubrovnik, UNESCO
tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilmiş ve koruma altına alınmış.
Koruma altına alındıktan sonra şehirdeki tüm yıkılan binalar orijinal haline
göre yeniden restore edilmiş.
Dubrovnik kalesi ve surlarından bir bölüm |
Biz Bosna-Hersek tarafından gelip üst kısımdan
gece şehre giriyoruz. Kale ışıklandırılmış , yukarıdan muhteşem
görünüyor. Surları, kuleleri, limanı, tarihi binaları ışıl ışıl. Otobüsümüzden inip şehir kapısından içeriye giriyoruz.
Old Town (eski şehir)’in önemli iki
kapısı varmış. Bunlardan birisi Pile, diğeri ise Ploce Kapısı. Biz bunlardan pile kapısından giriyoruz. Kapının
hemen üzerinde bir heykel var. Bu Aziz Vlao’nun
heykeliymiş. Rivayete göre bu aziz bir
rahibe, rüyasında Venediklilerin şehre saldıracaklarını haber vermiş. Rüya
doğru kabul edilip şehrin korunması için önlemler alınmış. Ve bu sayede şehir
kurtulmuş. Bu nedenle şehrin koruyucu azizi olarak heykeli giriş kapısının
hemen üzerine yerleştirilmiş.
Pile Kapısı
|
Old Town’un girişi
|
Old Town (eski şehir) da kapıdan
girince uzun bir cadde var. Bu caddenin adı Stradun Caddesiymiş.
Caddedenin girişindeki meydanda
Onofriyo Çeşmesi var. Çeşmenin fotoğrafını alıyoruz. Çeşme1436
yılında yapılmış ve 12 km'ye yakın bir uzaklıktan su getirilmiş. Avrupa'da veba
salgınının olduğu dönemlerde şehre girenler,bu çeşmede soğuk su ile
yıkanırlarmış. Şu anda da musluklarından içilebilir su akıyor.
Onofriyo çeçmesi
|
Çeşmenin karşısında sol tarafta Fransisken
Manastırı’nı görüyoruz.Rehberimiz, burada
dünyanın en eski eczanesi olduğunu söylüyor.Tabii oraya giremiyoruz. Az ileride
sağ tarafta bir
sokağa giriyoruz. Rehberimiz sokaktaki bir binanın önünde duruyor. Burasının yetimhane olduğunu söylüyor. Eğer onaylanmayan bir
evlilikten gayr-ı meşru çocuk olursa,
doğan çocuk buraya bırakılırmış. Yetimhanenin kapısının üzerinde bir yazı var. Bu yazı, buraya çocuklarını
bırakan annelerin duygularını ifade ediyormuş. Burada: “İçimizdeki ateşi kim söndürecek “ yazıyormuş.
Çocuğu getirenler, başkası tarafından görülmesin diye geceleyin getirirlermiş.
Burada çocuklara iyi bakılır ve iyi eğitim verilirmiş. Daha sonra iyi bir
eğitim alması için zenginler de çocuklarını buraya getirmeye başlamışlar. Eğer
anneleri-babaları çocukları daha sonra sahiplenmezlerse, Çocuklar 6 yaşına
geldiklerinde kızlar ve erkekler ayrı manastırlara gönderilir ve yaşamlarına
buralarda devam ederlermiş.
Yetimhanenin bulunduğu sokak ve yetimhane
|
Yetimhanenin kapısındaki yazı |
Mescidin kapısı |
Az ileride bir mescit için ikinci kata
çıkıyoruz ama kapalı. İnip Stradun Caddesinde yolumuza devam ediyoruz.Cadde
ışıl ışıl. İğne atsan yere düşmeyecek şekilde kalabalık. Daracık sokaklar ve sağlı sollu binalar…
Stradun caddesi ve sokakları
|
Az ileride bir meydanda,Hırvatistan’ın, "Panslavizm"in tohumlarını atan şairi Ivan Gundulic’in heykelini görüyoruz. Gundulic, 8 Ocak 1589 tarihinde Dubrovnik’te doğmuş, soylu bir ailenin çocuğuymuş. Bir çok üst düzey görevlerde bulunduktan sora, 08 Aralık 1638 yılında Yine Dubrovnik’te vefat etmiş. Bu gün Dubrovnikte Old Town’da kendi adı verilen meydana Ivan Gundulic’in heykeli dikilmiş.
Ivan Gundulic’in heykeli
|
Caddenin bitişinde saat kulesini (çan kulesini) görüyoruz.
Kuledeki saat çalışıyor. Saat kulesinin üzerinde sarı
bir küre var. Bu küre ayın o anki durumunu gösteriyormuş. Kulenin tepesinde de
bir çan var. Kulenin yüksekliği 31 metreymiş.
Stradun caddesindeki saat kulesi
|
Saat kulesinin
yakınında bir sütun görüyoruz. Orlando sütunuymuş. Sütunun üzerinde elinde
kılıç olan bir şövalye figürü var. Bu şövalye Orlando imiş. Sütunun kaidesi üç
kademeli. Suçlular işledikleri suça göre kademelerin birisine dikilir sütuna
bağlanır ve halka teşhir edilirmiş. Kulenin üstünde de etrafı demir
parmaklıklarla çevrilmiş bir mekan var. Halka, önemli duyurular buradan yapılırmış.
Orlando sütunu
|
Stradun caddesinin sonundaki ploce kapısından
Eski Liman’a çıkıyoruz.
Eski Liman
|
Sonra tekrar Old
Town’a girip, stradun caddesinde rehberle gezdiğimiz yerleri bir de kendimiz
geziyoruz. Stradun caddesinde bir erkek ile bayanın ayaklarına taktıkları uzun takma
bacaklarla dolaştıklarını görüyoruz.
Old Tovn turumuzu tamamlayıp Pile Kapısından çıkıyoruz.
Sur boyunca yukarıya ve denize doğru biraz yürüdükten sonra otobüsümüzün
yanına dönüyoruz. Oradan tarihi bir
çeşmeden su içip otobüsümüze biniyoruz. Kim bilir belki oranın suyundan içince
tekrar gelmek nasip olur!
Biz Dubrovnik’e gece gelip ,yine aynı gece ayrıldığımız için
çok iyi gezemedik. Aslında uzunluğu 2 kilometreyi bulan surlarının üzerinde dolaşmayı, gündüz gözüyle
etrafı ve eski şehri gezmeyi çok
isterdim.Çünkü kızım oraları anlattığında hayran kalmıştık. İnşallah bir başka
sefere.
Geldiğimiz yoldan
Trabinje’ye dönüyoruz. Dönüşte sınır kapıları tenhalaşmış. Çok beklemiyoruz.
0 yorum:
Yorum Gönder