26 Ocak 2018 Cuma

BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ: HIRVATİSTAN- DUBROVNİK - Alattin Engin

BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ

HIRVATİSTAN- DUBROVNİK



HIRVATİSTAN

Hırvat sınırında bayağı bekliyoruz. Akşam namazını ara bölgede yol kenarında bulduğumuz yerde kılıyoruz. Gece Saat 22.00 gibi Dubrovnik’e varıyoruz.

DUBROVNİK, 1. Murat zamanında Osmanlılara bağlanmış ve  vergiye tabi tutulmuş,  yaklaşık 440 sene Osmanlı himayesinde kalmış.

Dubrovnik, UNESCO tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilmiş ve koruma altına alınmış. Koruma altına alındıktan sonra şehirdeki tüm yıkılan binalar orijinal haline göre yeniden restore edilmiş.

Dubrovnik kalesi ve surlarından bir bölüm

Biz Bosna-Hersek tarafından gelip üst kısımdan gece şehre giriyoruz.  Kale ışıklandırılmış , yukarıdan muhteşem görünüyor. Surları, kuleleri, limanı, tarihi binaları ışıl ışıl.  Otobüsümüzden inip şehir kapısından içeriye giriyoruz. Old Town (eski şehir)’in önemli  iki kapısı varmış. Bunlardan birisi Pile, diğeri ise Ploce Kapısı. Biz bunlardan  pile kapısından giriyoruz.  Kapının hemen üzerinde bir heykel var. Bu Aziz Vlao’nun heykeliymiş.  Rivayete göre bu aziz bir rahibe, rüyasında Venediklilerin şehre saldıracaklarını haber vermiş. Rüya doğru kabul edilip şehrin korunması için önlemler alınmış. Ve bu sayede şehir kurtulmuş. Bu nedenle şehrin koruyucu azizi olarak heykeli giriş kapısının hemen üzerine yerleştirilmiş.


 Pile Kapısı
Old Town’un girişi


Old Town (eski şehir) da kapıdan girince uzun bir cadde var. Bu caddenin adı Stradun Caddesiymiş.

Caddedenin girişindeki meydanda  Onofriyo Çeşmesi var. Çeşmenin  fotoğrafını alıyoruz. Çeşme1436 yılında yapılmış ve 12 km'ye yakın bir uzaklıktan su getirilmiş. Avrupa'da veba salgınının olduğu dönemlerde şehre girenler,bu çeşmede soğuk su ile yıkanırlarmış. Şu anda da musluklarından içilebilir su akıyor.

Onofriyo çeçmesi

Çeşmenin karşısında sol tarafta  Fransisken Manastırı’nı görüyoruz.Rehberimiz, burada dünyanın en eski eczanesi olduğunu söylüyor.Tabii oraya giremiyoruz. Az ileride sağ tarafta  bir sokağa giriyoruz. Rehberimiz sokaktaki bir binanın önünde duruyor.  Burasının yetimhane olduğunu söylüyor.  Eğer onaylanmayan bir evlilikten gayr-ı meşru  çocuk olursa, doğan çocuk buraya bırakılırmış. Yetimhanenin kapısının üzerinde  bir yazı var. Bu yazı, buraya çocuklarını bırakan annelerin duygularını ifade ediyormuş. Burada:  “İçimizdeki ateşi kim söndürecek “ yazıyormuş. Çocuğu getirenler, başkası tarafından görülmesin diye geceleyin getirirlermiş. Burada çocuklara iyi bakılır ve iyi eğitim verilirmiş. Daha sonra iyi bir eğitim alması için zenginler de çocuklarını buraya getirmeye başlamışlar. Eğer anneleri-babaları çocukları daha sonra sahiplenmezlerse, Çocuklar 6 yaşına geldiklerinde kızlar ve erkekler ayrı manastırlara gönderilir ve yaşamlarına buralarda devam ederlermiş.

Yetimhanenin bulunduğu sokak ve yetimhane


Yetimhanenin kapısındaki yazı 
                                                                               
Mescidin kapısı
   
Az ileride bir mescit için ikinci kata çıkıyoruz ama kapalı. İnip Stradun Caddesinde yolumuza devam ediyoruz.Cadde ışıl ışıl. İğne atsan yere düşmeyecek şekilde kalabalık.  Daracık sokaklar ve sağlı sollu binalar…

Stradun caddesi ve sokakları


Az ileride bir meydanda,Hırvatistan’ın, "Panslavizm"in tohumlarını atan şairi Ivan Gundulic’in heykelini görüyoruz. Gundulic, 8 Ocak 1589 tarihinde Dubrovnik’te doğmuş, soylu bir ailenin çocuğuymuş. Bir çok üst düzey görevlerde bulunduktan sora, 08 Aralık 1638 yılında Yine Dubrovnik’te vefat etmiş. Bu gün Dubrovnikte Old Town’da kendi adı verilen meydana  Ivan Gundulic’in heykeli dikilmiş.

Ivan Gundulic’in heykeli

Caddenin bitişinde saat kulesini (çan kulesini) görüyoruz. Kuledeki saat çalışıyor. Saat kulesinin üzerinde sarı bir küre var. Bu küre ayın o anki durumunu gösteriyormuş. Kulenin tepesinde de bir çan var. Kulenin yüksekliği 31 metreymiş.

Stradun caddesindeki saat kulesi

Saat kulesinin yakınında bir sütun görüyoruz. Orlando sütunuymuş. Sütunun üzerinde elinde kılıç olan bir şövalye figürü var. Bu şövalye Orlando imiş. Sütunun kaidesi üç kademeli. Suçlular işledikleri suça göre kademelerin birisine dikilir sütuna bağlanır ve halka teşhir edilirmiş. Kulenin üstünde de etrafı demir parmaklıklarla çevrilmiş bir mekan var. Halka, önemli duyurular buradan  yapılırmış.


 Orlando sütunu


Stradun caddesinin sonundaki ploce kapısından Eski Liman’a çıkıyoruz.


Eski Liman

Sonra tekrar Old Town’a girip, stradun caddesinde  rehberle gezdiğimiz yerleri bir de kendimiz geziyoruz. Stradun caddesinde bir erkek ile  bayanın ayaklarına taktıkları uzun takma bacaklarla dolaştıklarını görüyoruz.



Old Tovn turumuzu tamamlayıp Pile Kapısından  çıkıyoruz.  Sur boyunca yukarıya ve denize doğru biraz yürüdükten sonra otobüsümüzün yanına  dönüyoruz. Oradan tarihi bir çeşmeden su içip otobüsümüze biniyoruz. Kim bilir belki oranın suyundan içince tekrar gelmek nasip olur!



Biz Dubrovnik’e gece gelip ,yine aynı gece ayrıldığımız için çok iyi gezemedik. Aslında uzunluğu 2 kilometreyi bulan  surlarının üzerinde dolaşmayı, gündüz gözüyle etrafı  ve eski şehri gezmeyi çok isterdim.Çünkü kızım oraları anlattığında hayran kalmıştık. İnşallah bir başka sefere.

Geldiğimiz yoldan Trabinje’ye dönüyoruz. Dönüşte sınır kapıları tenhalaşmış. Çok beklemiyoruz.


0 yorum:

Yorum Gönder