26 Ocak 2018 Cuma

BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ: KARADAĞ - Alattin Engin

BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ

KARADAĞ



Kendisi aslen Karadağlı olan otobüs görevlisi ve yardımcı rehber Sezer Bey Karadağ hakkında bilgi veriyor. Nüfusunun 650.000 olduğunu, Başkentinin otelimizin bulunduğu Podgorisa olduğunu, Podgorisanın nüfusunun ise 150.000 olduğunu, Karadağda 120.000 müslüman olduğunu, İslâm’ın resmi din olduğunu söylüyor. Tabii bu arada Karadağlıların ne kadar tembel olduğunu anlatan hikâyeleri kahkahalarla dinliyoruz.

Saat 21.00 gibi podgorica’daki otelimize varıyoruz.  Hotel Aurel (4 yıldız). Lobisi 2. Katta ama asansörü tek . girerken bu nasıl otel? dedik ama içine girince oldukça güzel olduğunu gördük. Odalarımıza yerleştik . Sonra restorana inip açık büfe yemeğimizi yedik. Buranın da çeşitleri oldukça boldu. Sonra istirahata çekildik. Sabah 06.30 gibi kahvaltıya indik. 07.30 gibi de otelden ayrıldık. Hedefimiz Bar şehri.

Rehberimiz Bar şehri ile ilgili bilgi veriyor. İtalya’nın tam karşı kıyısına denk geldiğini söylüyor.

Bara giderken Stomore kasabasından geçiyoruz. İki tarafında yine yüksek sıradağlar var. Yollar bir gidiş, bir geliş, Trenle ulaşım daha yaygınmış. Binalarda sık sık “SOBE” veya  “APARTMANİ” yazılarına rastlıyoruz. Bu turistler için oda anlamına geliyormuş. Rehberimizin söylediğine göre  Karadağ son yıllarda çok Avrupalı ve Rus turist alıyormuş. Onları barındıracak otelleri olmadığı için böyle bir yönteme başvurmuşlar. Adam evinin bir odasını turistlere kiraya verebiliyormuş. Bir sobe gecelik 6-10 Euro arasıymış. Bu bir devlet politikasıymış. Az ileride sabahın erken saatlerinde insanların Adriyatik denizine girdiklerini görüyoruz.

Bar şehrine varıyoruz. Şehir iki kısımdan oluşuyor. Eski Bar, Yeni Bar.Eski Bar (Stari Bar) Biraz daha yukarıda, eski yerleşim birimi. Yeni Bar ise Deniz kenarında. İkisinin arası yaklaşık 4 km.         
     
Eski Bar 1571’de Osmanlıların yönetimine girmiş. Bar’ı  Pertev Paşa almış.Hıristiyan ahalinin hakları garanti altına alınmış.O tarihte Bar Kalesinin içine Selimiye Camii inşa edilmiş. 1878’de Osmanlıların yönetiminden çıkmış. Karadağ’a dahil edilmiş. Üç asırdan fazla Osmanlının elinde kalmış. Bu gün şehrin nüfusu 45.000 olduğunu, bunlardan 5.000’inin Müslüman olduğunu öğreniyoruz.

Biz doğru eski Bar’a gidiyoruz. Yüksekçe bir yerde otobüsümüzü durdurup bar Kalesine doğru taş yoldan yürüyoruz.

Eski Bar (Stari Bar) Kale Kapısı


Eski Bar (Stari Bar) Kalesinin uzaktan görünüşü

Kalenin önünde fotoğraf çekilip oradan eski camiye çıkıyoruz. Cami yine kapalı. Şadırvanında elimizi yüzümüzü yıkayıp, bir de eski Barın yukarıdan fotoğrafını alıp aşağıya otobüse iniyoruz.


Eski Bar(Stari Bar)da Kale Kapısının Karşısındaki  Cami

Caminin önünden Eski Barın(Stari Bar)  görünüşü

Bar İslâm Kültür Merkezi  ve Selimiye camiinin uzaktan görünüşü

Şehrin aşağısındaki Bar İslâm Kültür Merkezi  ve Selimiye Camiine iniyoruz. Cami ile ilgili bilgi alıyoruz.Barda mevcut camilerin darlığı ve ulaşım zorluğundan dolayı yeni bir cami ve Kültür merkezi yapılmasına karar verilmiş. İslâm Birliğine ait Vakıf arazisinin üzerine 22 Temmuz 2002’de temeli atılmış. Toplanan bağışlarla caminin  ve diğer tesislerin bir bölümünün kaba inşaatı yapılmış. Ancak tamamlanamamış. Bunun üzerine TİKA Caminin ve Kültür Merkezinin yapımını üstlenmiş. Cami ve kültür merkezi 30 Mayıs 2014 tarihinde bitirilmiş ve hizmete  açılmış . Camiye, bu gün eski kalede, sadece temel taşları bulunan caminin anısına “Selimiye Camii” adı verilmiş.  Cami Karadağ’ın en büyük, Balkanların ise en görkemli camisi olmuş. Aynı anda 2000 kişi namaz kılabiliyormuş. İslam Kültür merkezi iki kanattan oluşuyormuş.Sağ kanadında dershaneler,bilgisayar odaları, çocuk yuvası, kütüphane,araştırma merkezi , misafirhane,  oturma salonu , tuvalet ve banyolar, çalışan memurlara ait ofisler bulunmakta. Sol kanatta ise restoran, dini nikah salonu, simültane tercüme odaları, İslâmi ürünlerin satışa sunulduğu mağaza ve misafirler için konaklama yeri bulunuyormuş. Ayrıca spor ve kongre salonu da unutulmamış.

Biz bu iki kanattan lavaboların bulunduğu bölümü geziyoruz. Lavabolara gidip abdestimizi alıyoruz. Raflardan havlu alıp gönül rahatlığı ile kullanıp ayrı bir yere koyuyoruz. Burada havlular her namaz vaktinde değişiyormuş. Bir havluyu sadece bir kişi kullanıyor.Sonra tekrar yıkanıyormuş. Havlular zaten mis gidi  kokuyor. Her taraf pırıl pırıl. Sonra camiye gidip namaz kılıyoruz. Budva‘ya gitmek üzere Stari Bar’dan ayrılıyoruz. Yeni Bardan geçiyoruz. Burada Eski Bar’ın aksine Her tarafta büyük Kiliseler Görüyoruz. Haçları süslü Ortodoks kilisesi, Haçları düz Katolik kiliseleri… Adriyatik kıyısındaki plajda denize giren insanlar görüyoruz. Hedefimiz Budva. Bar-Budva arası 48 km.

Yeni Bar’da Bir  Ortodoks Kilisesi
Yeni Bar’da Bir Katolik Kilisesi  


 Yeni Bar sahil plajı

Budva’ya giderken yolda Sv. Stefan adasının önünde,yol kenarında fotoğraf molası veriyoruz. Bu adacığı Singapurlu bir iş adamı satın almış ve otel olarak işletiyormuş. Avrupa’nın zengin sosyetesi  burada kalıyormuş. Gecelik fiyatları el yakan cinstenmiş. Uzaktan az katlı kiremitli birçok bina görünüyor. Uzaktan fotoğraflarımızı aldıktan sonra yolumuza devam ediyoruz.


Sv. Stefan adası

BUDVA :Rehberimiz Osmanlının sadece Budva’da Adriyatiğe inebildiğini, Budva’nın da 2 yıl Osmanlıların elinde kaldığını, son yıllarda burasının Güney Avrupa’nın en gözde tatil mekanlarından birisi haline geldiğini söylüyor. Biz de zaten geçerken denize giren insanları görüyoruz. Plajlar dolu. Budva da Adriyatik denizi kenarında çok güzel bir şehir. 

Budva

Budva’dan  otobüsümüzle geçiyoruz. İnip şehrin içini gezemiyoruz. Budva’nın çıkışında deniz kenarında , tepenin üzerinde,Osmanlının karşısında Macaristan sınır karakolunun kalıntılarını görüyoruz.  Sağ tarafımızda yine yüksek sıradağlar. Kara dağ’ın esas adı Zeta’ymış. Venedikliler  denizden Lofcan dağını görmüşler “Montonego” Karadağ demişler. Böylece adı Karadağ olarak kalmış. Budva’dan sonra  hedefimiz Kotor. Budva -Kotor arası 23 km. Uzun bir tünelden sonra Kotor’a  geliyoruz.

KOTOR
Kotor, Kümes anlamına geliyormuş. Üç tarafı yüksek dağlarla çevrili tarihi bir şehir. UNESCO’ nun  dünya Kültür Mirası listesinde bir şehirmiş. Nufusu 13.500 civarındaymış. Osmanlılar bu şehre hakim olamamışlar. Çok korunaklı bir şehir. Yollar dar olduğu için girişte trafik çok yoğun. Onun için yavaş yavaş gidiyoruz. Sağ tarafta Çok dik yamaçlı sıradağlar var. Aşağıdan yukarıya doğru yapılmış surları görüyoruz.Bu dağa bu surlar nasıl yapılmış diye hayretler içinde kalıyoruz. Rehberimiz surun yüksekliğinin bazı yerlerde 20 metreyi bulduğunu söylüyor. Kalenin eski kapısına yakın bir yerde otobüsümüzden inip, Batı deniz kapısından şehre giriyoruz. Bunun dışında şehrin iki kapısı daha varmış. Skurda  nehrinin üzerinde Nehir kapısı. Bu kapıya nehrin üzerinden köprüyle gidiliyor.Diğeri de Güney Kapısı. Girişte Türkçe yazılı bir kale haritası veriliyor. Hemen girişte bir meydan var . Adı silah meydanıymış. Meydana bakan uzun bir saray var. Dükler sarayıymış. Orada başka bir yapı daha var.Orası da silahlar deposuymuş. Karşıda saat kulesi var. Kalede binalar iç içe girmiş. Kale içinde 9 tane saray, 14 tane Kilise ve manastır varmış. Bunların dışında  birçok da kamu binası. Binaların balkonları çiçek bahçesi gibi. Eski şehri gezip dışarıya çıkıyoruz. 

Kotor Kalesi
Kotor Kale Kapısı
Kotor Kalesinin İçi ve surların görünüşü
                                                     
Oradan  geldiğimiz yöne doğru biraz yürüyoruz.  Sol tarafta İslam Mekezi’nin yaptırdığı, iki katlı ev görünümünde bir mescit var orada namazlarımızı kılıyoruz. Mescidin ön tarafında küçük bir dere yatağı var. Ama suyu yok. Derenin kenarında ağaçlar var. Bunu yaptıranlardan Allah razı olsun diyoruz ve yürüyerek otobüsümüze gidiyoruz. İleride Kotor körfezinden karşı tarafa feribotla geçip yolumuza devam ediyoruz.


İslam Merkezinin Kotor’daki Mescidi
Kotor körfezi

Oradan Hırvatistan- Dubrovnik’e gideceğiz. Ancak rehberimiz Sınırda 5-6 km kadar kuyruk olduğunu  öğrenmiş. Bu 5-6 saat sınırda beklemek anlamına geliyor. Kotor-Dubrovnik arası 90 km. Rehberimiz bu durumda güzergahı değiştirip,  akşam kalacağımız otelin bulunduğu, Bosna’nın Sırp bölgesindeki Trebinje’ye gidip otele yerleşmenin sonra da oraya yakın olan sınır kapısından geçmenin daha doğru olacağını söylüyor ve öyle yapıyoruz. 


  
Kotor

0 yorum:

Yorum Gönder