21 Ekim 2019 Pazartesi

HARRAN


HARRAN




HARRAN,Şanlıurfa - Akçakale yolunun 35. Km.'sinin yaklaşık 10 km. doğusunda bulunan Harran Antik Kenti, kendi adıyla anılan büyük bir ovanın merkezinde yer almaktadır. Çeşitli kaynaklara göre Harran adı, "Yolların kesiştiği yer" anlamına gelmektedir. Gerçekten de bu antik kent, Güney Mezopotamya'dan gelen iki önemli ticaret yolunun kesiştiği noktadadır.

Harran tarihi zenginliği ile zamanının kültür ve din merkezlerinden biri olarak önemini daima korumuştur. Kent'in kuruluşunun M.Ö. 5000 yıllarına dayandığı tahmin edilmektedir. Harran, Sümerlerden, Asurlulardan Romalılara, Bizanslılardan Osmanlılara kadar bir çok uygarlığın hakimiyeti altına girmiştir. Bu nedenle pek çok uygarlığın izlerini taşımaktadır.

Günümüzde Harran antik çağ kalıntılarının yanısıra kendine özgü sivil mimarlık örnekleri de büyük ilgi toplamaktadır. Tuğladan yapılmış, konik kubbeli Harran Evleri ilgi çekicidir. Harran'da 1983 yılından beri arkeolojik kazı çalışmaları aralıklı olarak sürdürülmektedir.

Harran’a giderken Harran ovasından geçiyoruz. Yolun sağında solunda pamuk tarlaları, kavun, karpuz dikkatimizi çeken ürünler arasında.

Harranda önce iç kaleye gidiyoruz. Kale onarımda olduğu için içine giremiyoruz.

iç kale
Oradan Harran evlerine geçiyoruz. Odaların çatısı kümbet gibi konik kubbeli yapılmış. İçleri oldukça serin. Bir Harran evi de müzeye dönüştürülmüş.

Harran evi
Harran Kültürevi

Harran Kültürevi
Harran Kültürevi

Orayı da gezip İlk İslam üniversitesinin kalıntılarına doğru gidiyoruz.Harran Kaymakamlığının Web sitesinde verilen bilgiye göre; Tarihi geçmişi islam öncesine dayanan dünyaca ünlü “Harran okulu üniversite” Abbasi halifesi Harun Reşid zamanında daha da gelişerek ününü yaymaya devam etmiştir.

İlk çağ Hellenizminin İskenderiye’deki bilim ve felsefe okulu dağıtılınca buradaki alimler Hz. ömer zamanında 7.yüz yılın ilk yarısı Antakya ve Harran’daki okullara yerleştiler.İslamiyetten önce varlığı bilinen Harran okulu, İslami dönemde de ününü devam ettirdi. Harran’daki İslam Üniversitesinde Sabiiler, Hristiyan ve Müslümanlardan oluşan aydın gruplar vardı ve bunlar araştırmalar yapıyorlardı. Harran okulundaki Sabii alimlerinden büyük kısmı sonradan müslüman olmuştur. VII. yüzyıl sonrası ile VIII. yüzyılın ilk yarısında harran okulunda tercüme işi hızlandı. İlk çağ yunan bilginlerinin eserleri arapçaya tercüme edildi. Harran; yunanca, Süryanice ve arapçaya yapılan tercümelerin merkezi durumuna geldi. Emevi Halifesi II. Mervan Harran'ı başkent yapınca (744-750) buradaki bilimsel çalışmalar daha da ağırlık kazandı.

Harran Okulunda sürdürülen bilimsel çalışmalar din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe olmak üzere beş bölüme ayrılıyordu.

1260 yılı başlarında Moğollar tarafından istila edildi. Moğollar kenti ellerinde tutamayacaklarını anlayınca 1271 yılında Harran'ın camiini, surlarını, kalesini yakıp yıkarak kenti tahrip ettiler. Bundan sonra Osmanlı döneminde dahi Harran eski parlak günlerine bir daha dönemedi.


Harran’daki İlk İslam üniversitesinin Kalıntıları
Oradan Harrani Hazretlerinin türbesine geçiyoruz. Hayat El-Harrani (Hayat Bin Kays) 12. Y.yılda Harran’da yaşamış büyük bir İslam alimi. 1185 veya 1193 tarihinde vefat etmiş. Eyyübiler zamanında 1195 yılında türbesi yanına da camisi yaptırılmış.

Harrani Hazretlerinin türbesi
Türbe ziyaretinden sonra camisinde namazımızı kılıp Hz.Yakup kuyusuna gidiyoruz. Kuyu bir parkın içinde. Parkta işçiler çalışıyor.

Hz.Yakup kuyusu

Kuyunun başında şu bilgi veriliyor: “İbrahim peygamberin torunu olan Yakup peygamber’in babası İshak peygamber, annesi Rebeka’dır. Yakuba kin besleyen kardeşi İys (Esav)onu öldürmeyi tasarlıyordu. Esav’ın bu niyetini duyan anne Rebeka, oğlu yakub’a kaçmasını söyledi.Yakup dayısı Laban’ın kaldığı Harran’a geldi. Burada bir kuyunun başında çobanlarla sohbet ederken dayısı kızı Rahel babasının koyunlarını sulamaya getirmişti.Yakup, dayısı kızı Rakel’i görünce aşık oldu. Kuyunun ağzındaki taşı kaldırdı ve dayısının koyunlarını suladı. Ona halası Rebeka’nın oğlu olduğunu söyledi. Yakup Harran’da bir ay dayısının yanında kaldı. Laban Yakub’a ücretsiz hizmet olmayacağını, hizmetine karşılık ne istediğini sordu.Yakup Laban’ın küçük kızı Rahel’i istedi. Ancak Laban bunun için 7 yıl hizmet etmesi gerektiğini söyledi.Bu hizmetin karşılığı Rahel’i de eş olarak aldı. Yakub’un Lea ve Rahel’den ve onların cariyelerinden çok sayıda çocuğu oldu.Çocuklarından biri olan Yusuf en çok sevdiği eşi Rahelden olmuştur.Bazı süryani kaynaklarında Yakup’un Rahel ile karşılaştığında kaldırdığı kuyu taşının tılsımlı olduğuna inanılmaktadır ve bu taş Harranda Hz. İbrahim Manastırında saklandığı rivayet edilmektedir.Fakat günümüzde bu taşın nerede olduğu hakkında kesin bir kaynak bulunmamaktadır.18. y.yıl sonlarında yayınlanmış bir seyehatnamede Harrandaki Hz. Yakup kuyusunun gravürüne yer verilmiştir. Bu kuyu günümüzde, Harran şehir surlarının kuzeybatı dışarısında Hayat el-Harrani Türbesinin kuzeyinde yer almaktadır…” 

Harrandan ayrılıp Viranşehir’e doğru devam ediyoruz. Viranşehir’e varmadan sol tarafta ana yola 16 km. mesafedeki Eyyub Nebi Köyüne geliyoruz.Eyyub Nebi yaklaşık 24.173 nüfuslu bir yerleşim yeri. Rivayete göre Hz. Eyyüp (a.s.) ve eşi Rahime Hatun bu köyde yaşıyorlarmış. Hz.Eyyüp peygamber çok zenginmiş, Allah imtihan için önce malını mülkünü, sonra evlatlarını, sonra da sağlığını almış. Hz.Eyyüb peygamber bunlara sabretmiş. Eşi Rahime de sabırla ona hizmete devam etmiş. Şeytan önce Hz. Eyyub’u kandırmaya çalışmış başaramamış. Sonra eşini kandırmaya çalışmış, bu hastalığın kendisine de bulaşacağını söylemiş. Onu da kandıramamış. Sonra insan kılığında köylülere gelmiş ve hastalığın bulaşıcı olduğunu köyden çıkarmalarını söylemiş. Köylüler Eyyub (a.s.)’ı köyden kovmuşlar. Eyyüp (a.s.) eşiyle birlikte bir mağaraya sığınmış (Şanlıurfa’daki mağara) 7 yıl burada inzivaya çekilmiş ve Allah’a asla isyan etmemiş hastalığına sabretmiş. İmtihanı sabırla kazanmış. Eşi de sabırla ona hizmet etmiş. Bir gün eşi yiyecek aramak için çıktığında Allah Cebrail (a.s.)’i göndermiş. Cebrail’in gösterdiği yere topuğuyla vurmasını oradan çıkacak sıcak su ile yıkanmasını, soğuk sudan da içmesini istemiş. Eyyup (a.s.) denileni yapmış, sıcak su ile gusletmiş, soğuk sudan da içmiş. Böylece hem dışındaki , hem de içindeki hastalıklardan kurtulmuş. Eyyub peygamber ve eşi Rahime Hatun köylerine geri dönmüşler. Allah Eyyub (a.s.)’ı eski sağlığına kavuşturmuş. Eskisinden daha çok mal mülk vermiş evlat vermiş. Köylüler tekrar onun yanına yanaşmaya başlamışlar. Eyyüb peygamber 144 yaşında vefat etmiş ve bu köye defnedilmiş. Eşi vefat edince bu köye defnedilmiş. 

Köye geldiğimizde Eyyub (a.s.)’ın türbesinin,Eyyub camiinin, Şifalı çeşmenin, Sabır taşının,Hz. Elyesa peygamberin türbesinin bulunduğu koruma altındaki parka giriyoruz. 

Önce Hz. Elyesa peygamberin türbesini ziyaret etmek istiyoruz. Zira rivayete göre Hz. Eyyüp, "Beni ziyarete gelenler önce Hz. Elyasa'nın türbesini ziyaret etsin" demiş. Hava oldukça sıcak. Giderken yolun üzerinde şifalı suyu görüyoruz.Şifa niyetiyle kana kana içiyoruz ve şişemizi de dolduruyoruz. Çeşmenin yanında sabır taşını görüyoruz. İnsanlar kutsal diye bu taştan parçalar koparıp almaya başlayınca taşın etrafı duvarla çevrilerek korumaya alınmış. Bu taşın hikayesi de şuymuş: Hz.Eyyub (a.s.) hastalığında bu taşa yaslanırmış. Hz. Eyyub (a.s.) hastalığına sabretmiş ama taş buna sabredememiş ve çatlamış. Halk arasında da bir söz vardır. Sabretmesi zor olan olaylar karşısında “sabır taşı olsa çatlar” derler. İşte Eyyub (a.s.)’ın yaslandığı taş ta çatlamış.

Eyyub Nebi Köyü’ndeki Şifalı Su Çeşmesi ve Sabır Taşı

Oradan Elyesa peygamberin türbesine doğru yürüyoruz. Hz. Elyesa peygamberin türbesi de Eyyub peygamber ile aynı parkta Eyyub Peygamber’in türbesinin 500 m. kadar güneybatısında bulunmakta. Rivayete göre;Eyyub Peygamber’i ziyaret etmek isteyen Elyesa’ Peygamber Mısırdan ayrılır. Uzun bir yolculuktan sonra O’nun yaşadığı Eyyub Nebi Köyü’ne ulaşır. Ancak kendisi bunu bilmemektedir. Karşısına insan kılığına girmiş Şeytan çıkar ve Eyyub Peygamber’in daha çok uzaklarda olduğunu söyler. Yaşlanmış ve yorulmuş olan Elyesa’ peygamber bunu öğrenince umutsuzluğa düşer ve Eyyub Peygamber’i göremeden orada vefat eder ve Eyyub Nebi Köyü’ne gömülür. Türbede Şu bilgi verilmekte: 

HZ ELYESA TÜRBESİ 

AİT OLDUĞU VAKIF: Eyyüb Nebi Vakfı 

YAPTIRAN: Bilinmemektedir 

MİMARI:Bilinmemektedir 

MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Kuranı Kerim'de adı geçen Hz Elyasa, Hz İsa ile beraber İsrail oğullarına elçi olarak gönderilmiş peygamberlerden biridir. Rivayete göre, Hz Eyüp Peygamber'in kabristanını ziyaret etmek isteyen Hz Elyasa Peygamber, ona ulaşamadan bu mevkide vefat etmiştir. Öncesinde üstü açık olan kabrinin, 19. yüzyılda inşa edilen türbe yapısının içerisine dahil edildiği tahmin edilmektedir. Türbe yapımında inşaat malzemesi olarak düzgün kesilmiş taş kullanılmıştır. Tek kubbeli ve kare planlı olan türbe yapısının sağ ve soluna sonradan birer Namazgah oda dahil edilmiştir. Hz. İlyas peygamberin halefi olan Hz.Elyasa, vefatına yakın zamanda görevini Hz.Zülkifl peygambere ifa etmiştir. Başka bir rivayete göre Hz Elyasa peygamber Diyarbakır'da medfun olup buradaki kabrin ise Hz. İlyas peygambere ait olduğu belirtilmektedir.


Biz de Hz. Elyesa peygamberin makamını ziyaret edip Fatiha okuduktan sonra Eyyup (a.s.)’ın türbesini ziyaret etmek için ayrılıyoruz.

Hz. Elyesa peygamberin Türbesi ve Kabri
Hz. Eyyub peygamberin türbesi parkın girişinde sol tarafta camiye yakın. Rivayete göre; IV. Murat, 1639 yılında Bağdat seferinden dönerken Eyyüb Nebi Köyünde mola verip konaklar. Rüyasında birisi kendisine "Kaldığın yer Eyyüb Peygamberin makamıdır. Sabah kalktığında atının kişneyerek ayağını üç defa vurduğu yere bir cami ile türbe yaptır." der.Üç gece peşpeşe bu rüyayı görür. Etrafındakilerle istişare edip mezarın yerini tespit eder ve mezarın üzerine bir türbe, yakınına da bir cami yaptırır.

Hz. Eyyub peygamberin Türbesi ve Camisi



Vakıflar Genel Müdürlüğünün Türbeye koyduğu yazıda şu bilgi verilmektedir: 

HZ EYYÜB PEYGAMBER TÜRBESİ 

AİT OLDUĞU VAKIF: Eyyüb Nebi Vakfı 

YAPTIRAN: Bilinmemektedir 

MİMARI: bilinmemektedir 

MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Kuranı Kerim'de de anlatılan uğradığı hastalık ve musibetler karşısında sabır ile meşhur olan peygamber Hz Eyüp, burada yaşamış ve burada medfundur. Kitabesi olmayan türbenin 19 yüzyılda yeniden inşa edildiği tahmin edilmektedir. Ancak bir rivayete göre IV. Murat 1639 yılında Bağdat seferinden dönerken burada konaklamıştır. Üç gün üst üste rüyasında Hz Eyyub'un mezarının burada olduğunu görmüş, yaptığı istişare ve araştırma neticesinde mezarının yerini tespit ettikten sonra mezarın üzerine kubbeli türbe yapısını inşa ettirmiş ve yanına da Mescit yaptırmıştır. İnşaat malzemesi olarak düzgün kesme taş kullanılmıştır. Tek kubbeli ve sekizgen planlı türbenin içinde Hz Eyüp Peygamber'in temsili sandukası yer alır. Asıl Kabri bu türbenin altındaki hücrede yer almaktadır. 19 yüzyıl sonlarında türbenin Kuzeyine bitişik dikdörtgen planlı revaklı yapı eklenmiştir. Önde beş, yanlarda iki gözlü olan revaklı yapı, üç kubbeli olup, altı payeye oturmaktadır. 1918 tarihli Diyarbakır vilayet salnamesinde türbenin kubbesinin çinko ile kaplandığı ve türbedarına maaş bağlandığı kayıtlıdır.




Biz de Hz. Eyyub (a.s.)ın makamını ziyaret edip dua ediyoruz. Rabbimizden Eyyup Peygambere verdiği sabrı bize de vermesini diliyoruz. Oradan Eyyub Nebi Camii’ne girip namaz kılıyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğünün Camiye koyduğu yazıda şu bilgi verilmektedir:

EYÜP NEBİ CAMİİ 

YAPTIRAN: Bilinmemektedir 

MİMARI: Bilinmemektedir 

MİMARİ ÖZELLİKLERİ: Kitabesi olmayan caminin 19. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Ancak kesin olmayan bir rivayete göre dördüncü Murat, 1639 yılında Bağdat seferi dönüşünde burada konaklarken üç gece üst üste Hz Eyüp Peygamber'in kabrini görmüş, yaptırdığı araştırma neticesinde mezarı tespit etmiştir. Bunun üzerine IV. Murat tarafından Eyyüb Nebi Türbe ve Mescidi yaptırılarak vakfedilmiştir. İnşaat malzemesi olarak düzgün kesme taş kullanılmıştır. Doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı Cami, mihraba paralel iki sahınlıdır. Ortada İki payeye oturan her iki sahın, boydan boya beşik tonozla örtülüdür. Mihrap nişi sade ve süslenmesidir. Ağaç minber son yıllarda yapılmış sade ve süslenmesidir. Caminin kuzey cephesindeki son cemaat yeri, önde iki sütuna oturan üç gözlüdür. Son yıllardaki onarımlar sırasında son cemaat yerinin eklendiği anlaşılmaktadır: Ayrıca son yıllardaki onarımlar sırasında caminin batısında eklemeler yapılarak genişletilmiştir. 2004 yılında tek şerefeli Minare eklenmiştir: caminin Güneydoğu mevkiinde Hz Eyüp Peygamberin Türbesi yer almaktadır. Cami alanının güneybatısında ise Hz Elyasa peygambere ait olduğuna inanılan türbe yer alır. Caminin Kuzey mevkiinde Hz Eyüp Peygamber'in eşi Rahime Hatun’a ait türbe, caminin batı tarafında da şifalı su kuyusu ve Sabır Taşı kutsal mekanları bulunmaktadır. 

Caminin yanında mermer Latin harfleri ile yazılmış bir de şiir bulunuyor: 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM 

URFA'DA YAŞAR İDİ HAZRETİ EYÜP NEBİ 

EVLADI MALI ÇOKTUR SAĞLIĞI YERİNDEYDİ 

SIĞMAZDI DAVARLARI NE OVAYA NE İLE 

YAYLAĞI KARACADAĞ SÜRÜSÜ BİNLER İLE 

ALLAH'IN HİKMETİDİR ARAYA GİRDİ ŞEYTAN 

İMTİHAN OLSUN DİYE MÜSAADE ÇIKTI HAKTAN 

ÖNCE GİTTİ MALLARI EVLADI VE SAĞLIĞI 

ŞÜKRETTİ HAMDETTİ HEP TESLİM İDi ALLAH'A 

SEVGİSİ BAĞLILIĞI ARTTIKÇA ARTTI DAHA 

SABIR TİMSALİ OLDU MELCEİ CENABI HAK 

ŞİFA BULDU URFA'DA DERTLİLERE SIĞINAK 

ONA EYYUB NEBİDE EMR-İ HAK OLDU VAKİ 

ONYEDİ KÖY VAKFETTİ SULTAN MURAD-I RABİ. 



ZİYAEDDİN AKBULUT VALİ GELDİ URFA'YA 

EMRETTİ BU İMARI MAZHAR OLDU DUAYA 

MUAVİNİ DURUER HASAN BEYLE BERABER 

ONARDI MAKAMLARI RAZI OLSUN PEYGAMBER 

OYMAK DER Kİ HAMDOLSUN NASİB OLDU BU HİZMET 

HAKTAN RAHMET DİLERİZ NEBİLERDEN ŞEFAAT 

ŞANLIURFA M. 1993 H. 1413




Eyyub Peygamber'in ağır hastalığı ve uğradığı musibetler sırasında O'na büyük bir şefkat ve sabırla bakan hanımı Rahime Hatun'un türbesinin parkın dışında Eyyub Peygamber ‘in türbesinin yaklaşık 500 m. kuzeybatısında olduğunu öğreniyoruz fakat Mardin’e hava kararmadan varabilmek için uğramadan, yanından geçerken dua ediyoruz . Sabrının tüm mümin kadınlara örnek olmasını dileyerek Eyyub Nebi Köyü’nden ayrılıyoruz. 

Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü Tanıtıcı Yayınlar ve internet siteleri

0 yorum:

Yorum Gönder