BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ
ARNAVUTLUK
Rehberimiz Arnavutlukla ilgili bilgi veriyor. Nüfusu
3.500.000. Nüfusun %70’i Müslüman. Başkenti Tiran.
Yol kenarında
birçok küçük küçük kubbeler
görüyoruz. Kubbelerin toprağa yakın kısımlarında gözetleme
delikleri var.Rehberimiz bunlara “Bunker” denildiğini, sayılarının yüz
binden fazla olduğunu, Enver Hoca
tarafından Arnavutluğun savunması için yaptırıldığını, kubbelerinin çok
sağlam olduğunu, bir dönem çimento fabrikalarının onlar için çalıştığını
söylüyor. Bizdeki tabyalar gibi . Otobüsümüz duruyor .Fotoğraf alıyoruz. O
esnada bazı arkadaşlar yakından görmek için koşarak yanlarına kadar gidiyorlar.
Bunkerlerin uzaktan görünüşü
|
Dağı aşınca aşağıda geniş bir ovada kurulmuş büyükçe bir
yerleşim yeri görüyoruz. Uzaktan iki tane de minare görünüyor. Yerleşim yerinin ortasında bir göl
var.Rehberimiz bu gölün, Ohrid gölünü de besleyen üzerinden geçtiğimiz dağdan
gelen suların toplanarak oluşturulduğu, yapay bir göl olduğunu söylüyor.
|
Elbasana doğru devam ediyoruz. Yolumuzun iki tarafında da yüksek sıradağlar var. Elbasan’a kadar gördüğümüz bütün köylerde cami var.
İlbasan (Elbasan): Osmanlıya karşı isyan eden İskender Bey’in faaliyetlerini kontrol etmek ve ülkenin kuzeyine giden yolların emniyetini sağlamak amacıyla 1466 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş bir şehirdir. 1912 yılına kadar Osmanlıların kontrolünde kalmış bir sancak merkezidir. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış bir de kalesinin olduğunu biliyoruz. Programımızda orayı gezmek de olmasına rağmen zamanın darlığı nedeniyle gezemiyoruz. İçinden geçip Tirana doğru devam ediyoruz.
İlbasan (Elbasan): Osmanlıya karşı isyan eden İskender Bey’in faaliyetlerini kontrol etmek ve ülkenin kuzeyine giden yolların emniyetini sağlamak amacıyla 1466 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş bir şehirdir. 1912 yılına kadar Osmanlıların kontrolünde kalmış bir sancak merkezidir. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış bir de kalesinin olduğunu biliyoruz. Programımızda orayı gezmek de olmasına rağmen zamanın darlığı nedeniyle gezemiyoruz. İçinden geçip Tirana doğru devam ediyoruz.
Dağlardan inişe geçtiğimizde Tiran’ı görüyoruz. Otobüsümüzle şehir meydanına
kadar gidiyoruz. Ethem Bey camiinin
yanına otobüsümüzü durdurup iniyoruz.Şehrin merkezinde çok güzel bir cami.
Rehberimiz cami ile ilgili bilgi veriyor. H.1208/M.1793-1794 yıllarında Şaban oğlu
Hacı Ethem Bey tarafından moloz taşla tek kubbeli olarak inşa edilmiş. Tek
kubbeli caminin zarif, tek şerefeli bir minaresi var. Kuzeyindeki giriş
kapısının sağ tarafında Ethem Bey'in, mezarı yer alıyor. Giriş kapısının
üzerinde kitabesi var. Camiye girip iki rekat
tahiyyetü’l – mescit namazı kıldıktan sonra içini geziyoruz. Duvarlar,
tavan resimlerle süslenmiş.
Ethem Bey camiinin içten görünüşü, Caminin hemen yanında saat kulesi bulunuyor.
|
Ethem Bey Camii ve Saat Kulesi |
Caminin az ilerisinde meydanda
İskender Bey’in anıtını görüyoruz.Bu bizim bildiğimiz büyük İskender değil. İskender
Bey, Arnavut asıllı, 1405 yılında Arnavutlukta doğmuş. Asıl adı Gergi (Gijergi) Kastrioti imiş. Babası Arnavutlukta önemli beylerden biriymiş.
Osmanlı hakimiyetini kabul etmek zorunda kalınca onu , ıı. Murat’a rehin olarak vermiş. Ozaman henüz 9
yaşlarında imiş. Edirne’de ıı. Murat’ın emrinde içoğlanı eğitimi almış ve
Müslüman olmuş. Sultan ıı. Murat kendisine Büyük İskende’rin adından esinlenerek
İskender adını ve Bey ünvanını vermiş.
Osmanlıların İzlâdi yenilgisinden sonra
İskender Bey askerleriyle birlikte Müslümanlara karşı savaşan
Arnavutlara katılmış ve yeniden
Hıristiyan olmuş. Arnavut soylularından bir birlik kurup başına geçmiş.Svetigrad
( Kocacık) hisarı ve Kuruya ( Akçahisar) kalelerini almış. Akçahisar (Kuruya)
kalesine çekilmiş. Papalığı da arkasına alarak, Hem ıı. Murat’ı hem de
Fatihi çok uğraştırmış. 25 yıl Osmanlıları uğraştırmış. 17 Ocak 1468 ‘de
Leş’te ölmüş. Onun ölümünden 10 yıl
sonra 1478 ‘de Bütün Arnavutluk Osmanlıların kontrolüne girmiş. Arnavutlar
onu kahramanları olarak görüyorlarmış.
Onun için en büyük meydanlarına ismini vermişler ve heykelini dikmişler. Biz de Osmanlıya
karşı yaptıklarını tasvip etmesek de bu olayı hatırlayalım diye heykelinin
önünde fotoğraf çekiliyoruz.
Tiran meydanında İskender’in heykeli ve Ethem Bey camiinden bir görünüş
|
Meydanda biraz dolaşıp tekrar Ethem Bey Camiine geliyoruz.
Hava oldukça sıcak. Biraz camide gölgelenip,Caminin yanındaki saat kulesinin de
fotoğrafını çekip otobüsümüze biniyoruz. Sonra panoramik bir şehir turu yapıp İşkodra’ya doğru hareket
ediyoruz. Tirandan
çıkmadan Arnavutluk bayarağının da sembolü olan büyük bir, çift başlı kartal
heykeli görüyoruz.Kartal heykelinin kanat ve kuyruk tüylerinin sayısının İskender
Beyin ülkeyi yönettiği yıl kadar olduğunu öğreniyoruz.
İşkodraya doğru giderken yolun sağ tarafında yüksek sıra dağları görüyoruz. Uzaktan dağın
eteğinde bir yerleşim yeri görüyoruz. Rehberimiz burasının, Akçahisar (Kuruya)
kalesi olduğunu söylüyor. Demek
ki İskender Bey’in kalesine sığınarak
yıllarca Osmanlı ordusunu uğraştırdığı yer burası. Dağlar o kadar yüksek ki
arkadan yaklaşmak imkansız. Ön tarafında da kale var. Çok korunaklı bir yer.
Uzaktan geçerken ağaçların arasından fotoğrafını almaya çalışıyoruz.
Akçahisarın uzaktan görünüşü
|
İşkodra: Arnavutluğun
kuzeyinde, sarp dağların arasında 100.000 nüfuslu bir şehir.Burası milattan
önce ııı. ve ıı. yüzyıllarda İllirya Devletinin merkezi olmuş. 1393-1396
yılları arasında kısa bir dönem Osmanlıların eline geçmiş, daha sonra
Venedik'liler şehre hakim olmuş. 1476 yılında Fatihin de katıldığı bir
kuşatmanın ardından anlaşmalı olarak şehre Osmanlılar yeniden hakin olmuş, 1912
yılına kadar da Osmanlıların elinde kalmış. Osmanlı döneminde şehirde kırktan
fazla cami,medrese ve dergah varmış.
İkindi namazımızı İşkodra’da bir camide kılıyoruz. Caminin
yanında bir medrese var. Orası Türk
okuluymuş. Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı tarafından işletiliyormuş. Abdest alırken
şadırvandaki öğrencilerden birisi Türkçe konuşuyordu. Ondan biraz bilgi aldık.
Numan başkan birkaç arkadaşla birlikte okula (medreseye) girdiler. Namazdan
sonra otobüse bindiğimizde Numan başkan
, burasının erkek okulu olduğu,350 erkek öğrencisi bulunduğu, bunun dışında bir
de kız okulu olduğu, buranın da 500 kız örencisi olduğu bilgisini bizimle
paylaştı.
18.45 gibi otobüsümüz
hareket ediyor. Otobüsle İşkodra’dan geçerken sıkça minareler görüyoruz.
Bu bize bugün de burada Müslüman nüfusun oldukça yoğunlukta olduğunu
gösteriyor.
İşkodra’da namaz kıldığımız cami
|
İşkodra’dan ayrıldıktan sonra uçsuz bucaksız bir göl görüyoruz.
Rehberimiz bu gölün İşkodra gölü
olduğunu, gölün 1/3’ lük kısmının Arnavutlukta olduğunu, 2/3’ lük kısmının ise
Karadağ topraklarında olduğunu söylüyor. Bundan sonraki gideceğimiz ülke KARADAĞ.
İşkodra gölü |
Arnavutluk sınır kapısına varıyoruz. Kapıda memurlara
hediyeler veriliyor. Pasaport göstermemize gerek bile kalmadan Arnavutluk
kapısından geçiyoruz. Karadağ gümrük kapısında bir müddet işlemler için
bekledikten sonra saat 20.00 gibi
Karadağ topraklarına giriyoruz.
0 yorum:
Yorum Gönder