26 Ocak 2018 Cuma

BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ: ARNAVUTLUK Alattin Engin

BALKAN ÜLKELERİ GEZİ GÜNLÜĞÜ

ARNAVUTLUK


Rehberimiz Arnavutlukla ilgili bilgi veriyor. Nüfusu 3.500.000. Nüfusun %70’i Müslüman. Başkenti Tiran.

Yol kenarında   birçok  küçük küçük kubbeler görüyoruz. Kubbelerin toprağa yakın kısımlarında  gözetleme  delikleri var.Rehberimiz bunlara “Bunker” denildiğini, sayılarının yüz binden fazla olduğunu, Enver Hoca  tarafından Arnavutluğun savunması için yaptırıldığını, kubbelerinin çok sağlam olduğunu, bir dönem çimento fabrikalarının onlar için çalıştığını söylüyor. Bizdeki tabyalar gibi . Otobüsümüz duruyor .Fotoğraf alıyoruz. O esnada bazı arkadaşlar yakından görmek için koşarak yanlarına kadar gidiyorlar.


Bunkerlerin uzaktan görünüşü


Bunker’in yakından görünüşü

Dağı aşınca aşağıda geniş bir ovada kurulmuş büyükçe bir yerleşim yeri görüyoruz. Uzaktan iki tane de minare  görünüyor. Yerleşim yerinin ortasında bir göl var.Rehberimiz bu gölün, Ohrid gölünü de besleyen üzerinden geçtiğimiz dağdan gelen suların toplanarak oluşturulduğu, yapay bir göl olduğunu söylüyor. 

Yapay Göl
Elbasana doğru devam ediyoruz. Yolumuzun iki tarafında da yüksek sıradağlar var. Elbasan’a kadar gördüğümüz bütün köylerde cami var.

İlbasan (Elbasan): Osmanlıya karşı isyan eden İskender Bey’in faaliyetlerini kontrol etmek ve ülkenin kuzeyine giden yolların emniyetini sağlamak amacıyla 1466 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş bir şehirdir. 1912 yılına kadar Osmanlıların kontrolünde kalmış bir sancak merkezidir. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış bir de kalesinin olduğunu biliyoruz. Programımızda orayı gezmek de olmasına rağmen zamanın darlığı nedeniyle gezemiyoruz. İçinden geçip Tirana doğru devam ediyoruz.

Dağlardan inişe geçtiğimizde Tiran’ı  görüyoruz. Otobüsümüzle şehir meydanına kadar  gidiyoruz. Ethem Bey camiinin yanına otobüsümüzü durdurup iniyoruz.Şehrin merkezinde çok güzel bir cami. Rehberimiz cami ile ilgili bilgi veriyor. H.1208/M.1793-1794 yıllarında Şaban oğlu Hacı Ethem Bey tarafından moloz taşla tek kubbeli olarak inşa edilmiş. Tek kubbeli caminin zarif, tek şerefeli bir minaresi var. Kuzeyindeki giriş kapısının sağ tarafında Ethem Bey'in, mezarı yer alıyor. Giriş kapısının üzerinde kitabesi var. Camiye girip iki rekat  tahiyyetü’l – mescit namazı kıldıktan sonra içini geziyoruz. Duvarlar, tavan  resimlerle süslenmiş.

Ethem Bey camiinin içten görünüşü, Cami­nin hemen yanında saat kulesi bulunuyor.


Ethem Bey Camii ve Saat Kulesi

Caminin az ilerisinde meydanda İskender Bey’in anıtını görüyoruz.Bu bizim bildiğimiz büyük İskender değil. İskender Bey, Arnavut asıllı, 1405 yılında Arnavutlukta doğmuş. Asıl adı Gergi  (Gijergi) Kastrioti imiş. Babası  Arnavutlukta önemli beylerden  biriymiş.  Osmanlı hakimiyetini kabul etmek zorunda kalınca onu , ıı. Murat’a  rehin olarak vermiş. Ozaman henüz 9 yaşlarında imiş. Edirne’de ıı. Murat’ın emrinde içoğlanı eğitimi almış ve Müslüman olmuş. Sultan ıı. Murat kendisine Büyük İskende’rin adından esinlenerek İskender adını ve Bey ünvanını  vermiş. Osmanlıların İzlâdi yenilgisinden sonra  İskender Bey askerleriyle birlikte Müslümanlara karşı savaşan Arnavutlara katılmış ve yeniden  Hıristiyan olmuş. Arnavut soylularından bir birlik kurup başına geçmiş.Svetigrad ( Kocacık) hisarı ve  Kuruya  ( Akçahisar) kalelerini almış. Akçahisar  (Kuruya)  kalesine çekilmiş. Papalığı da arkasına alarak, Hem ıı. Murat’ı hem de Fatihi çok uğraştırmış. 25 yıl Osmanlıları uğraştırmış. 17 Ocak 1468 ‘de Leş’te  ölmüş. Onun ölümünden 10 yıl sonra 1478 ‘de Bütün Arnavutluk Osmanlıların kontrolüne girmiş. Arnavutlar onu  kahramanları olarak görüyorlarmış. Onun için en büyük meydanlarına ismini vermişler  ve heykelini dikmişler. Biz de Osmanlıya karşı yaptıklarını tasvip etmesek de bu olayı hatırlayalım diye heykelinin önünde fotoğraf çekiliyoruz.

Tiran meydanında İskender’in heykeli ve Ethem Bey camiinden bir görünüş

Meydanda biraz dolaşıp tekrar Ethem Bey Camiine geliyoruz. Hava oldukça sıcak. Biraz camide gölgelenip,Caminin yanındaki saat kulesinin de fotoğrafını çekip otobüsümüze biniyoruz. Sonra panoramik bir  şehir turu yapıp İşkodra’ya doğru hareket ediyoruz. Tirandan çıkmadan Arnavutluk bayarağının da sembolü olan büyük bir, çift başlı kartal heykeli görüyoruz.Kartal heykelinin kanat ve kuyruk tüylerinin sayısının İskender Beyin ülkeyi yönettiği yıl kadar olduğunu öğreniyoruz.




İşkodraya doğru giderken yolun sağ tarafında  yüksek sıra dağları görüyoruz. Uzaktan dağın eteğinde bir yerleşim yeri görüyoruz. Rehberimiz burasının, Akçahisar  (Kuruya)  kalesi olduğunu söylüyor.  Demek ki İskender Bey’in  kalesine sığınarak yıllarca Osmanlı ordusunu uğraştırdığı yer burası. Dağlar o kadar yüksek ki arkadan yaklaşmak imkansız. Ön tarafında da kale var. Çok korunaklı bir yer. Uzaktan geçerken ağaçların arasından fotoğrafını almaya çalışıyoruz.


Akçahisarın uzaktan görünüşü


İşkodra: Arnavutluğun kuzeyinde, sarp dağların arasında 100.000 nüfuslu bir şehir.Burası milattan önce ııı. ve ıı. yüzyıllarda İllirya Devletinin merkezi olmuş. 1393-1396 yılları arasında kısa bir dönem Osmanlıların eline geçmiş, daha sonra Venedik'liler şehre hakim olmuş. 1476 yılında Fatihin de katıldığı bir kuşatmanın ardından anlaşmalı olarak şehre Osmanlılar yeniden hakin olmuş, 1912 yılına kadar da Osmanlıların elinde kalmış. Osmanlı döneminde şehirde kırktan fazla cami,medrese ve dergah varmış.

İkindi namazımızı İşkodra’da bir camide kılıyoruz. Caminin yanında  bir medrese var. Orası Türk okuluymuş. Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı tarafından işletiliyormuş. Abdest alırken şadırvandaki öğrencilerden birisi Türkçe konuşuyordu. Ondan biraz bilgi aldık. Numan başkan birkaç arkadaşla birlikte okula (medreseye) girdiler. Namazdan sonra otobüse bindiğimizde  Numan başkan , burasının erkek okulu olduğu,350 erkek öğrencisi bulunduğu, bunun dışında bir de kız okulu olduğu, buranın da 500 kız örencisi olduğu bilgisini bizimle paylaştı.

18.45 gibi otobüsümüz    hareket ediyor. Otobüsle İşkodra’dan geçerken sıkça minareler görüyoruz. Bu bize bugün de burada Müslüman nüfusun oldukça yoğunlukta olduğunu gösteriyor.


İşkodra’da namaz kıldığımız cami

İşkodra’dan ayrıldıktan sonra uçsuz bucaksız bir göl görüyoruz. Rehberimiz bu gölün İşkodra  gölü olduğunu, gölün 1/3’ lük kısmının Arnavutlukta olduğunu, 2/3’ lük kısmının ise Karadağ topraklarında olduğunu söylüyor. Bundan sonraki gideceğimiz ülke KARADAĞ.


İşkodra gölü


Arnavutluk sınır kapısına varıyoruz. Kapıda memurlara hediyeler veriliyor. Pasaport göstermemize gerek bile kalmadan Arnavutluk kapısından geçiyoruz. Karadağ gümrük kapısında bir müddet işlemler için bekledikten sonra  saat 20.00 gibi Karadağ topraklarına giriyoruz.

0 yorum:

Yorum Gönder