17 Ağustos 2017 Perşembe

UMRE GÜNLÜĞÜ - Alattin Engin

UMRE GÜNLÜĞÜ




28/01/2013 PAZARTESİ akşamı yatsı namazında Mecidiye camiinde buluştuk. Namazdan sonra Kuranı Kerim okundu arkasından İl müftüsü İbrahim ÖCÜT bir dua yaptı. Bizleri yolcu etmek için gelen hısım-akraba, eş-dost ile helalleştik. Saat 20.00 de vedalaşarak otobüsümüze bindik. Başımızda grup sorumlusu Ayvacık Pazaryeri Camii imamı Yahya ARSLAN. Bu hocanın altıncı gidişiymiş. (Aslen sosyal bilgiler öğretmeni iken  imamlığı tercih etmiş. İlahiyat lisans tamamlamada okuyor. Tecrübeli ve genç bir hoca.) Önce Lapseki’ye gittik. Lapseki’den gruba katılanlarla birlikte 54 kişi olduk. 6 kişi de İstanbul’dan katılacaktı. Çanakkale grubu toplamda 60 kişi idi. Gece saat 02.30 gibi İstanbul Atatürk Hava alanına vardık. Geceyi Hava alanının bekleme salonunda geçirdik

Atatürk Havaalanında ihrama girmeden önce beklerken

Sabah 06’yı geçerek Fatma ve Furkan geldiler bir müddet onlarla oturup hasret giderdik .Sonra vedalaştık. İşe yetişmek için 07.00 gibi Furkan arkasından da Fatma ayrıldılar. Sabah saat 10 gibi pasaportlarımız ve yaka kartlarımız dağıtıldı. Kafilemiz 4. Kafileydi. Kafile başkanı İstanbul Müftü yardımcısı Vehap KAPICIOĞLU. Kafile 7 gruptan oluşuyordu. Bunlar Çanakkale, Edirne Kırklareli , Tekirdağ, Zonguldak ve İstanbul’dan …Toplamda 290 umreci. Ekseriyetimizin ilk  umresi. Gruplar öğretmen ,öğrenci ve velilerden oluşuyor. Bunların içerisinde ilköğretim ,Orta öğretim ve Üniversiteli öğretmen ve öğrenciler var. Umre suresi yol hariç 10 gün. Abdestlerimizi aldık eşyalarımızı aldık. Eşyalarımızı teslim etmek ve biletlerimizi almak için sıraya girdik. Suudi Arabistan hava yollarına ait uçakla gideceğimiz söylendi. Önce Mekke’ye gideceğimizden hava alanında ihrama girmemiz gerekiyordu. Zaten bunu bildiğimiz için evden çıkarken hazırlıklarımızı ona göre yapmış, ihramlarımızı ayrı bir çantaya koymuştuk. Çünkü eşyalar önceden uçağa yüklendiği için bavullardan alma imkanımız yoktu. Bu konuda hocamız ikazda bulunmuştu. Pasaport kontrolü için tekrar sıraya girdik. Pasaportlarımız ve üzerlerimiz kontrol edilerek içeriye alındık. Bir müddet orada bekledikten sonra hep birlikte ihramlarımızı giymek üzere  mescide gittik .Buradaki mescide ihram giyme kabinleri yapılmış . İhramlarımızı giydik .Mescitte iki rekat ihram namazı kıldık. 

İhramdan sonra  Atatürk Havaalanında uçağın kalkışını beklerken

Uçuş saatimiz 12.20 idi.12’ye doğru uçağa alındık. Herkes istediği yere oturabiliyordu. Biz eşimle uçağın kuyruk tarafındaki iki kişilik koltukları tercih ettik. Pencereden havaalanı görülüyordu.

Uçağın içinden görüntülerimiz 

Saat 13.00 gibi uçağımız havalandı. Bir müddet sonra topluca ihrama niyet ettik ve Telbiye getirdik. Artık ihram yasakları başlamıştı. Uçakta ikramda bulunuldu. Yemeklerimizi yedik. Ama koku sürmek yasak olduğu için kolonyalı mendilleri kullanmama konusunda grup başkanı tarafından uyarılmıştık. Onun için verilen ıslak mendilleri kullanmadık. Uçağın penceresinden aşağıyı seyrediyorduk. Bulutların üzerinden gidiyorduk. Ara sıra bulutların arasından kara parçaları görülüyordu. Sanki her taraf kahverengi bir çöldü.

Uçağın penceresinden Arap Yarımadasının görüntüsü

16.30 gibi Cidde hava alanına indik.
   
Cidde’nin üzerinden uçarken

Cidde havaalanında beklerken

Yolculuğumuz yaklaşık 3.5 saat sürmüştü. Saatlerimizi bir saat ileri aldık.17.30 oldu. Akşam namazlarımızı Cidde  hava alanında seccadelerimizi sererek kıldık. Orada Seyyar satıcı Suudi Arabistan’da kullanılmak üzere 50 kontörlük telefon kartları satıyordu. Kart Bedeli 50 Suudi Arabistan Riyali. Telefona takıp hemen konuşmaya başlayabiliyorsun. Bu çok hesaplı geliyor. Onunla Türkiye’yi de arayabiliyorsun.

Bize sıranın gelmesi Pasaportlarımızı kontrol ettirip eşyalarımızı alıp oradan çıkmamız, İstanbul-Cidde yolculuğumuz kadar zaman aldı. Üç yerde ayrı ayrı  pasaport  kontrolünden geçtikten sonra ancak dışarıya çıkabildik. İp gibi tek sıra olmaya ve görevlileri kızdırmamaya ,onlar ne derse onu yapmaya özen gösterdik. Eğer istediklerini yapmaz ve onları kızdırırsak saatlerce bizi burada bekletebilecekleri konusunda bizim kafile başkanımız uyarıda bulundu. Bir müddet  de Cidde’de otobüs bekledik. Otobüse eşyalarımızı yükledik ama şoför bir türlü hareket etmiyor. Bahşiş istermiş. Aramızda para topladık. Burada bütün araç binişlerinde benzer durumla karşılaşacağımız grup başkanımız tarafından söylendi. 25 S.R. verildi ve nihayet  saat 21.00 civarında Cidde’den Mekke’ye gitmek üzere hareket ettik. Cidde – Mekke arası yaklaşık 75 km. Artık içimizi bir heyecan kaplamıştı. Allah Resulünün doğup büyüdüğü, peygamber olduğu .işkencelere maruz kaldığı, acı tatlı birçok hatırasının olduğu Şehirlerin anası Mekke’yi ve en önemlisi yeryüzünde yapılan ilk mabet, kıblemiz olan KABE’yi görecektik. Telbiye , Tehlil, Tekbir ve salat’ü selamlarla Mekke’ye doğru yol aldık. Gözlerimiz  otobüsün camından etrafı temaşa ederken, zihnimizde hep Kabe vardı. Derken uzaktan Mekkeyi çevreleyen dağlar ,Suudi Arabistan’ın kendisine özgü cami ve minareleri gözükmeye başladı.Artık Mekke’ye gelmiştik.Gözlerimiz artık Mescid-i Haramın minarelerini aramaya başlamıştı. Uzaktan Mescid-i Haram’ın yakınındaki Ecyad Kalesi yıkılarak yerine yapılan saat kulesi gözüktü.

Mekke’de Zemzem Tavır Saat Kulesinden bir görüntü
                                
Grup başkanımız önce otele gidip eşyalarımızı yerleştirdikten sonra umre için Kabe’ye gideceğimizi söyledi. Odalarımıza çıkıp eşyalarımızı yerleştirdik.(Kaldığımız otel Cüheyni Hoteli idi. Mescid-i  Haram’a yaklaşık 10 dakika mesafede. 20 dakikada bir diyanetin servis araçları otel-Mescid-i Haram arasında gidip geliyorlar. Gece gündüz sürekli servisler çalışıyor.)  Otelin önünde buluştuk.

Cuheni Otelin lobisinde  beklerken
Cuheyni Otelinin önünde otobüs beklerken
                                          
Servislere bindik.10 dakika sonra indik. Telbiye,tekbir ve salat-ü selamlarla bir evin önüne geldik. Bu evi resimlerden tanıyordum. Hz.Peygamberin (s.a.v) doğduğu ev. Bugün Kütüphane olarak Kullanılıyor.Haşimoğulları Mahallesinde.Dağın eteğinde,Mescid-i Harama çok yakın.İyi ki kütüphane yapılmış.Yoksa orasının da yerinde bir otel olabilirdi.Hemen bitişiğinde zemzem doldurma yerleri var.

Hz.Peygamberin doğduğu bugün kütüphane olarak kullanılan evin önü
                
Hocamız bina ile ilgili bilgi verdi. Binanın birkaç fotoğrafını aldık ve Mescid-i Haram’a doğru yürüdük. Heyecanımız  yaklaştıkça arttı. Mescid-i Haram’ın İsmail kapısından girdik. Saat gece 02.14’ü gösteriyordu. Karşımızda Kabe-i Muazzama bütün ihtişamıyla duruyordu.

Kabe ile ilk buluşmamız
                                                   
Kabe’yi ilk gördüğünde yapılan duaların geri çevrilmeyeceğini hocamız söylemişti. Hepimiz ihramların içerisinde dualarımızı yaptık. Yaşadığım heyecan ve duygu yoğunluğunu anlatmam mümkün değil. O ifade edilemez ancak yaşanır. Gözlerimizi Kabe’den alamadık.Yıllardan beri okuduğum anlattığım , Namazlarımda yöneldiğim, binlerce kilometre uzaktayken bile saygısızlık olur düşüncesiyle ayaklarımızı uzatmadığımız, tuvalet ve banyoda önümüzü ve arkamızı dönmemeye özen gösterdiğimiz, Allah’ın yer yüzündeki evi KABE bütün heybetiyle, azametiyle karşımızda duruyordu.

Kabe’den ilk gece görüntülerimiz

Kabeyi ilk gördüğümüzde okumamız gereken duamızı okuduk. Şimdi umre tavafını yapacaktık.Tavafa başlamak üzere Hacer-i Esvet’in bulunduğu Hacer-Esvet Köşesinin karşısına geldik.Köşenin tam karşısına yeşil ışık konulmuş. Yeşil ışıkla Hacer-i Esvet köşesinin arasına geldiğimizde, umre tavafı için niyetimizi yaptık. İki elimizle uzaktan Hacer-i Esvet’i  “BİSMİLLAHİ ALLAHÜ EKBER” diyerek selamladık. Iztıba için sağ omuzlarımızı açtık. Gözümüz Kabe’de! Dillerimizde dualar . Ateşin etrafında pervanelerin döndüğü gibi dönmeye başladık. Rüknü Yemani’nin karşısına geldiğimizde Yine elimizi kaldırıp “BİSMİLLAHİ  ALLAHÜ EKBER” diyerek onu da selamladık. Çünkü peygamber efendimiz (s.a.v.) de o köşeyi selamlamış. Rabbena Atina duasını okuya okuya Hacer’ül-Esvet köşesine geldik. Bir şavtı tamamlamıştık. Tekrar Hacer-i Esveti selamladık . Selamladığımız elimizin içini öptük ikinci şavta başladık. Çünkü her şavta Haceri Esvet selamlanarak başlanıyor. Oraları çok iyi bilmediğimiz ve hocaların ve dinlediğimiz hacıların anlattıklarının etkisiyle kaybolmamak ve gruptan ayrılmamak için bir birimizi iyice tuttuk .Aramıza başkalarının girmelerine fırsat vermemek için özel bir gayret sarf ettik. Bayanları ortamıza almaya çalıştık.Üçüncü şavtın sonunda,  açtığımız sağ omzumuzu ridamız il tekrar örttük ve geri kalan dört şavtımızı da tamamlayarak,Tavafımızı tamamlamış olduk.Sonra 2 rekat tavaf namazımızı kıldık.Zemzemimizi kana kana içtik ve say yapmak üzere Safa tepesine çıktık.Safa tepesinde yekpare görünümlü büyük bir kaya var.Kaya, korunmak için cilalanmış etrafı cam çerçeve ile çevrilmiş.Cam ve çerçevelerin arkasından görünüyor.

Safa tepesi

Safa tepesinde yönümüzü Kabeye doğru döndük .Umrenin sayine niyet ettik. Dua ettik “BİSMİLLAHİ ALLAHÜ EKBER “  diyerek Kabe tarafını selamlayarak sayimize başladık. Merve tepesine doğru yürüdük.

Safa-merve arasında say yaparken
  
(Sa’y mahalli bir gidiş bir geliş olmak üzere safa ile Merve arasında iki geniş yol .Gidiş ile geliş arasında hasta ve sakatlar için ayrılmış bir gidiş bir de geliş olmak üzere araba yolu var.Altı Mermer kaplı. Aynı şekil de onun üstünde iki kat daha yol var. oralarda da say yapılabiliyor. Oralarda safa ve Merve tepelerinin üstüne gelen yerler açık bırakılmış.)Yol tepelere yaklaşıldığında biraz eğimli . Orta kısmı biraz çukurca. Orta kısımda Belki 100 metrelik bir kısımda tavanda dört sıra halinde yeşil ışıklar var.

Safa ve Merve arasında yeşil ışıkların bulunduğu yerde  Hervele yaparken
   
İşte yeşil ışıkların başladığı noktada erkekler olarak koşmaya başladık. Yeşil ışıkların bittiği noktada yavaşladık. Buna hervele deniyor.(Bayanlar hervele yapmıyor.) Bayanların yetişmesini  sağladık ve Merve tepesine vardık.  (Merve tepesi,yerden bir iki karış yüksekliğinde pütürlü, üstü cilalanmış bir taş. Artık düz bir satıh haline gelmiş. Üzerinde insanlar dolaşabiliyor. Etrafı safa tepesi gibi çevrili değil.)   

Merve Tepesi

Merve tepesine vardığımızda yine yönümüzü Kabeye doğru döndük , dua ettik. Kabeyi selamlayarak Safa tepesine doğru yürümeye başladık. Yine yeşil ışıklara geldiğimizde biraz hızlandık(Buna hervele deniyor). Yeşil ışıklar bitince yavaşladık yine bayanlar yetişti ve topluca Safa tepesine vardık. İki şavt’ı tamamlamıştık. Aynı şekilde yönümüzü Kabeye doğru dönerek Kabeyi selamladık ve yine Merve tepesine doğru yürüdük. Safa tepesinde başladığımız sayimizi Merve tepesinde bitirdik bir dua ettik. Artık sayimizi de tamamlamıştık.Şimdi tıraş olup ihramdan çıkma zamanı gelmişti. Merve’deki kapıdan dışarıya çıktık.Yanlarımıza makas almıştık. Makaslarımızı çıkardık ve bir birimizin saçlarını kısalttık. BUNA TAKSİR DENİYOR. Böylece ihramdan çıktık. Artık umremiz bitmiş yasaklar kalkmıştı.Otelimize dönüp istirahata çekildik.

30 ocak 2013- Çarşamba saat 05.00 gibi kalkıyoruz. Hazırlanıp otelin önüne iniyoruz. Servis aracı gelince biniyoruz ve Mescid-i Haram’a gidiyoruz.05.40’da ezan okunuyor.06.05’de Sabah namazının farzına başlanıyor. Biz farza başlamadan önce  sabah namazının sünnetini kılıyoruz. Müezzin kamete başlıyor. 2 defa Allahü ekber,1 defa eşhedü enlailahe illallah, 1 defa eşhedü enne muhammeden rasülüllah, 1defa hayye alelessalah, 1defa hayyealelfelah, 2 defa kad kametissalah, 2 defa Allahü ekber ve 1 defa Lailahe illallah diyerek kamet getiriyor. İmam tekbir alıyor arkasından müezzin tekbiri tekrarlıyor. İmam fatihayı bitirince herkes yüksek sesle Aaaaaamiiin diyiyor. İmam uzunca bir sure okuyor. Allahü ekber diyerek rukua gidiyor. Müezzin de Allahü ekber diyiyor. İmam Semiallahü limen hamideh diyiyor. Müezzin Rabbena lekel hamd  diyiyor. Aynışekilde secde tekbirlerini de tekrarlıyor. Bu şekilde ikinci rekat da tamamlanıp selam veriliyor.Müezzin de yüksek sesle selam vererek namazı bitiriyor.(Bütün namazlarda hem Mekkede Hem de Medinede İmamla birlikte müezzin de tekbirleri tekrarlıyor.Tıpkı ses duyulmadığında bizde yapıldığı gibi.)Yine aynı şekilde bütün namazlardan sonra cenaze namazı kılınıyor.Müezzin farz namazdan sonra Arapça alel emvati vel etfal (tabii çocuk cenazesi varsa) diyor.Bir müddet sonra  imam Allahü ekber diyerek cenaze namazına başlıyor.Namaz bizdeki gibi kılınıyor.Fark sadece namazın sonunda  imamın,  sağa selam verip sola vermeden  namazı bitirmesi. Sağa selam verilince herkes dağılıyor. Sabah namazından sonra tavaf yapıyoruz. Sonra Otele gidip kahvaltımızı yapıyoruz.Öğle namazı için hazırlanıp çıkıyoruz.Öğle namazını  Kâbe’de kıllıyoruz. Sonra  bir müddet mescidi haramda kapalı kısımda dolaşıyoruz. Üst katlara çıkıp değişik açılardan Kabenin fotoğraflarını çekiyoruz.
  
Kabe’nin değişik açılardan görüntüsü
Kabe’nin değişik açılardan görüntüsü
                                              
Abdest tazelemek için  Abdulaziz kapısından dışarıya çıkıyoruz. Sonra Zemzem Tavırın önündeki WC lerde abdestimizi alıyoruz. Zemzem tavır Ecyad kalesi yıkılarak yerine yapılmış.

Kabe’den Zemzem Tavır’ın görünüşü
   
Zemzem Tavır ile Mescid-i Haram arasına yer altında tuvaletler ve abdest alma yerleri yapılmış. Sayıları oldukça fazla ama yine de ihtiyaca cevap vermiyor.(Bazı insanlar tuvaletlere ayakkabısız giriyorlar.) Tekrar Mescid-i Harama girip ikindi namazımızı kılıyoruz. Namazdan sonra  Mescidi Haramdan çıkıp, biraz dışarıda dolaşıyoruz. Tekrar akşam  namazı için Kabe’ye giriyoruz. Akşam ile yatsı arasında Kabe’de oturup Kabeyi seyrediyoruz.

Sonra Yatsı namazımızı Kabe’de kılıp otele gidiyoruz. Orada akşam yemeğini yiyip bir müddet  istirahat ettikten sonra kalkıp hocayla birlikte saat 12.00 gibi tavaf için Kabe’ye gidiyoruz. Topluca tavaf yapıp  bir müddet Kabe’yi seyrediyoruz. Bir müddet sonra kalkıyoruz hoca ile birlikte  Peygamber efendimizin halasının kızı Ümmühani’nin evinin bulunduğu ,bugün Mescid-i Haram’ın içinde kalan yere doğru gidiyoruz.Hoca peygamberimizin miraca yolculuğunun buradan başladığını söylüyor.Sonra otelimize dönüyoruz.

31/01/2013 Perşembe: Sabah  namazı için kalkıp Kâbe’ye gidiyoruz. Ezan biz yoldayken okunuyor.Biz de  Ebu Cehil’in evinin bulunduğu yerden Safa ve Merve tepelerine giden kapıdan girip namazımızı kılıyor ve tekrar otelimize dönüyoruz.Kahvaltımızı yapıyoruz.Bu gün otobüsle uzak mekanları gezme günü .Otobüslerimiz kapıya geldi.  4.Kafile olarak hepimiz otobüslerimize bindik .Sevr dağının eteklerine doğru hareket ettik. Dağın eteklerine geldiğimizde durduk. Sevr dağı  en yüksek dağ. Yanında ondan biraz alçak dağ var . Uzaktan dağa tırmananları gördük. Dağın eteklerinde inşaatta çalışan iki üç kamyon  vardı. Dağ çok dikti dağa çıkıp inmenins 3-3.5 saat aldığı söylendi. Kafile başkanı tarafından Hicret ile ilgili bilgi verildi .Uzaktan dağı da arkamıza alarak fotoğraflar çekildik.

Arkamızdaki görünen Sevr Dağı
  
Otobüslerimize binip Arafat’a doğru hareket ettik. Yol  otoban Arafat meydanı düz bir alan.

Yol ve Arafat Ovası

Oradan geçtik. Rahmet tepesinin yakınında otobüslerimiz durdu. Otobüslerimizden indik. Oraya WC ve abdest alma yerleri yapmışlar. Rahmet  dağı (Cebel-i Rahmet) üst üste kayalardan oluşmuş ovanın ortasında küçük bir tepecik. Tepenin üzerinde sembolik olarak dört köşeli tepesi sivri bir sütun var.  Sütünun alt kısmı siyah ,üst kısmı ise beyaza boyanmış.

Cebel-i Rahmet’in aşağıdan görünüşü




Burası Cennetten çıktıktan sonra Hz.Adem ile Hz. Havanın buluştukları yer olarak biliniyor. Burada du a etmenin çok makbul olduğunu biliyoruz.Taşların arasına beton kullanarak bir yol yapılmış.O yoldan rahmet tepesine çıkıyoruz.Merdivenler boyunca birçok dilencinin olduğunu görüyoruz.Merdivenlerde ve tepede birçok satıcı var.Tepeye çıkıyoruz orada topluca ve ayrı ayrı dua ve niyazda bulunuyoruz.Yine bol bol hatıra fotoğrafı çekiliyoruz. Oradan Arafat ovasını seyrediyoruz.
  
Rahmet Tepesinden Arafat Ovasının Görünüşü
                                        
Arafat Ovası   çok geniş bir düzlük. Ovaya ağaçlar dikilmiş. Fakat ağaçlar henüz çok büyük değil. Ağaçların arasından uzakta nemira mescidi görülüyor. Rahmet tepesindeki sütunu sağımıza ,Arafat ovasını önümüze aldığımızda tam arkamızda yütsek sıra dağlar duruyor.Bunlar da Arafat dağları.

Arkada Arafat dağları, Cebel-i Rahmet’in eteğinde

Dağın eteğinde Büyük bir yapı duruyor .Sanırım Su  deposu.Rahmet tepesinden iniyoruz .Otobüslerimize binip Müzdelifeye doğru yol alıyoruz.Giderken sol tarafta uzaktan nemira mescidini görüyoruz.Giderken güzergahımız Müzdelife ve Mina. Önce Müzdelife’den geçiyoruz.Geçerken Müzdelife camisini görüyoruz.Çok büyük bir cami.

Müzdelife Camii


Biraz gidince yolun sağında ve solunda birçok  kurulu çadırlar görüyoruz.Çadırlar sabit. Her ülkenin ayrı çadırları olduğunu  öğreniyoruz.Yolun sağı ve solu çadırlarla dolu.Çadırların bulunduğu alanlar çevrilmiş. Buranın Mina olduğunu  öğreniyoruz. Otobüsün penceresinden bu uçsuz bucaksız gibi görünen çadırların fotoğrafını çekiyoruz.

 Mina ve Cemerat’tan bir görüntü

Biraz ileride yolun sol tarafında fabrika bacasını andıran tepesi geniş yapı görüyoruz. Bunun Cemre (Şeytan taşlama yeri ) olduğunu öğreniyoruz.İlk bakışta Cemre kat kat apartman bloğunun  önünde ona bitişik bir yapı gibi görünüyor. Önce sağa,sonra sola bir zikzak çiziyoruz ve yola devam ediyoruz.Sol tarafımızda yine aynı şekilde bir yapı .Cemre.Cemeratın üç tane olduğunu  (Büyük şeytan,orta şeytan ve küçük şeytan) biliyoruz.Hacılar Arafat’tan dönüşte Müzdelife’de vakfe yapıp taş toplar ve sonra da Minada bulunan bu Cemeratta  şeytanı taşlarlar. Kurbanlarını da Minada keserler. Biz bu mekanları sadece otobüsle geçerken görüyoruz.Nur dağının eteğine vardığımızda otobüslerimizden iniyoruz.Kafile başkanımız.İlk vahiy hakkında bilgi veriyor .Biz fotoğraf çekiliyoruz.


Hira Mağarasının bulunduğu Nur Dağının Aşağıdan görünüşü

Daha sonra tekrar gelip Nur dağındaki Hira Mağarasına çıkmak üzere ayrılıp otelimize dönüyoruz. Yine  namazlarımızı Kâbe’de kılıyoruz.Yatsı namazından sonra otele gidiyoruz. Yemeğimizi  yiyiyoruz, bir müddet sonra saat 11.00’e doğru Kâbe’ye gidip eşimle birlikte huşu içersinde tavaf yapıyoruz. Kendimizi Tavafın akışına bırakıyoruz.Yavaş yavaş, dua ede ede tavafımızı yapıyoruz. Mültezem’e el sürüp dua ediyoruz.Makam-ı İbrahim’deki Hz. İbrahim’in ayak izini görüyoruz.Hıcr-ı İsmail’e giriyoruz. Rüknü Şamî ile Rüknü Yemaî arasında Kâbe’nin örtüsüne tutunup dua ediyoruz.Rüknü Yemani’yi selamlayıp Hacer-i  Esve’de yaklaşıyoruz.Ama maalesef el süremiyoruz.Birisi taşın üzerine tamamen abanmış.Taşın başındaki polisler de mani olamıyor.İzdiham yaşamayalım diye yavaş yavaş uzaklaşıyoruz.O geceki tavafı ne kadar sürede tamamladık bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki. O da o geceki tavaftan aldığım manevi haz. O gece katılaşan kalbim iyice yumuşadı.İçime akan göz yaşlarım o gece yüzümü de ıslattı. İhşallah o gece döktüğüm göz yaşımla  günahlarım da dökülmüştür.Tavaftan sonra namazımızı kılıp,zemzem suyumuzu içtik ve istirahat için otelimize gittik.


Tavaftan sonra Rukn-ü Şami’nin karşısına oturup Kabe’yi ve Altın Oluk’u seyrediyoruz

01/02/2013 Cuma: Sabah 05.30’da Mescid-i Harama geliyoruz.Sabah namazını Bab-ı İsmailin önünde kılıyoruz. Mescid-i Haram dolduğu için polis içeriye almıyor.Anlaşılan biraz geç kalmışız.Namazın birinci rekatında secde suresi okunurmuş.İmam secde ayetini okuduğunda hep birlikte secdeye gidiyoruz.Tilavet secdesi yapıyoruz.İmam 2. Rekatta Dehr suresini okuyor. Farz bitince imam selem verip bir müddet bekledikten sonra Cenaze namazı için tekbir alıyor. Burada her namazdan sonra mutlaka bir cenaze oluyor.Cenaze namazı kılınıyor.Biz hemen kalkıp peygamber efendimizin doğduğu evin önüne gidiyoruz.Orada toplanıp topluca cin mescidine gidiyoruz. Mescit İki caddenin birleştiği noktada bir mescit.


Cin Mescidi

Görevliden rica ediyoruz,bize mescidi açıyor.Mescide girip iki rekat tahiyyetü-l mescit namazı kılıyoruz.Bize kapıyı açtığı için görevliye bir miktar bahşiş veriyoruz.Oradan Cennetü-l Mualla mezarlığına gidiyoruz.Mezarlığın dışında (WC’lerin yanında) hocamız bir Yasin okuyor. Sonra Bayanlar orada kalıyor biz Cennetü-l Mualla’ya giriyoruz. Mezarlığa kadınrlar alınmıyor .Onlar kapıda bekliyor.Cennetü-l Muallada Hz.Hatice, Ebu Talip, Peygamberimizin iki oğlu Abdullah ve Kasım’ın mezarları var.Mezarlık kum havuzları gibi bölünmüş adacıklar halinde.Adacıkların etrafı taşlarla birazcık yükseltilmiş.Mezarların üzerleri düzleştirilmiş.Mezar olduğunu gösteren bir emare yok. Sadece belli aralıklarla kireçlenmiş ikişer taş konulmuş. Adacıkların aralarına yollar yapılmış.


Cennetül Mualla

Kapıdan girince yol takip edildiğinde doğru Hz.Hatice’nin Mezarının bulunduğu yerin önününe gidiliyor.Mezarlığın en uç noktasında Hz. Hatice’nin mezarı varmış. O bölüm demir parmaklıklarla çevrilmiş. İçeriye almıyorlar. Parmaklıkların arasından içeriye bakıyoruz. Ama Hz.Hatice’nin mezarı nerede göremiyoruz.Yine içeride kum havuzları ve üzerlerinde aralıklarla ikişer taş…

Cennetül Mualla’da Hz.Hatice’nin Mezarının da Bulunduğu Kapının önü

Mezarlıkta hiçbir yön levhası veya isim levhası yok. Sadece girişte mezar ziyaretinin nasıl olması gerektiği ile ilgili yazı mevcut. Dua edip otelimize gidiyoruz.Kahvaltımızı yapıp Cuma namazını kılmak üzere saat 10 civarında otelden ayrılıyoruz. Çünkü Rehberimiz bu gün Cuma olduğu için geç kaldığımızda içeriye giremeyeceğimizi söylüyor. Mescid-i Harama geliyoruz . Hanımlar kadınlar bölümüne geçiyor. Ben de yan tarafta Ümmühani’nin evinin bulunduğu yere yakın , revakların altına ,mermerlerin üzerine seccademi serip oturuyorum. Kabe’nin Rükn-ü Şam’î ile Rüknü Yemanî arasına bakan Osmanlı revaklarının altına oturup, Cuma saatini beklemeye başlıyorum. İşte bu satırları yer yüzünün ilk mabedi Kâbe’nin karşısında yazıyorum.Duygulanıyorum.Göz yaşlarımı zor tutuyorum.İnsan nasıl duygulanmaz ki Allahın evinde… Nihayet Cuma vakti geliyor. İmam Hutbede İslam kardeşliği konusunu işliyor.Cuma namazımızı kılıyoruz.O günü de diğer günler gibi Kâbe’de ve civarında geçiriyoruz.

02/02/2013 Cumartesi:Gece Saat 02.30’da kalkıyoruz. Abdestimizi alıp otelin lobisine iniyoruz.Bu gün HİRA günü. Bir gurup arkadaş Hirayı görmek istiyoruz. 18 Kişi lobide buluşup, Yahya hoca ile birlikte saat 03.00’da otelden hareket ediyoruz.Peygamberimizin (s.a.v) doğduğu evin yanına geliyoruz.Oradan bir minibüs kiralayıp Nur dağının eteğine gidiyoruz. Gidiş+geliş 10 riyal. Türk parasıyla 5 tl.Yaklaşık 1 saatte dağa tırmanıyoruz. Dağa mağaranın  arka yüzünden çıkılıyor.Dağın eteklerine kadar yola beton atılmış.Ondan sonra merdivenler başlıyor. Merdivenler devlet tarafından yapılmışa benzemiyor. Çünkü yönetimin oraya çıkılmasına sıcak baktığını düşünmüyorum. Çıkarken arada teras gibi dinlenme yerleri yapılmış. Çıkış güzergahı ışıklandırılmamış. Ayın ve şehrin ışığının aydınlattığı kadarıyla çıkıyoruz. Bazen merdiven başlarında yatan oturanlara rastlıyoruz. Onlar da geçenlerin vereceği üç-beş kuruşu bekliyor.Bir iki yerde yeni betondan dökülmüş  basamak görüyoruz.başlarına da birer kişi oturmuş, geçenlerin yapacağı yardımı bekliyor. Ben karanlıkta  basamağın betonunun yeni döküldüğünü fark edemedim. Bastım ve ayağım betona gömüldü.Dinlene dinlene yaklaşık bir saate yakın bir zamanda tepeye çıkıyoruz.Tepede bizden başka grubun da olduğunu görüyoruz.Tepeye derme çatma bir baraka yapılmış.Sıcaktan korumak için barakanın üzerine bir şeyler atılmış.Oraya büfe tarzı yine derme çatma bir şey yapılmış su gibi içecekler satılıyor.Muhtemelen barakayı da o büfeyi işleten yapmıştır.Öteki grup mağarayı boşaltıncaya kadar tepede bekliyoruz.


Nur Dağının tepesindeki barakada beklerken

Oradan Mekke’nin ışıkları harika görünüyor.Yol tenhalaşınca tepeden mağaranın bulunduğu aşağıya doğru inmeye başlıyoruz.Yol dik ve dar. İnsanlar tek sıra halinde yukarıya çıkıyor. İnenler de tek sıra halinde iniyor.


Hira Mağarasına inişimiz esnasında

Mağaranın Kâbe istikametine bakan tarafına geldiğimizde biraz bekleme alanı var. Mağaraya girenlerin çıkmalarını bekliyoruz.

Hira mağarasına ilk giriş kapısının önü ve oradan Kabe’nin Görünüşü

İçerisi çok dar olduğu için mağaranın bulunduğu kısma beş-on kişilik guruplar giriyor,onlar çıkınca bir o kadar daha giriyor.Dışarıdakiler  iç kısımdakileri acele edin bekleyenler var diye uyarıyor.Bir müddet de orada bekledikten sonra  biz de tek sıra halinde girmeye çalışıyoruz.Mağaranın bulunduğu yere  geçmek için önce iki taşın arasından geçmek gerekiyor. Yerden yaklaşık 1 metre yükseklikte iki kaya parçası .iki kaya arasındaki boşluk oldukça dar. Bacaklarımızın üst kısmı sıkışıyor.Onun için taşların üzerine ellerimizi koyarak gövdemizi biraz yukarıya çekmeye çalışıyoruz.İki kayanın üstü de üçüncü bir kaya tarafından tavan gibi kapatılmış.Çok zayıf olanlar rahat geçebiliyor.Ama biz güçlükle geçebildik. Bir ara sıkışacağımı bile sandım. Kayaların arasından geçtiğimizde mağara sol tarafta kalıyor.Önünüzde beş-on kişinin durabileceği bir boşluk var.Mağara ,iki  kayanın ters V şeklind birleşmesiyle oluşmuş,üstünde başka kayaların olduğu.içinde ancak bir kişinin durabileceği  kadar alana sahip bir mekan.O mekanda peygamber efendimizin bir ay kaldığını, Hz..Hatice’nin oraya  yiyecek götürdüğünü,Peygamberimizin (s.a.v.) Cebrail’i melek hüviyetiyle ilk defa orada gördüğünü, ilk vahyi orada aldığını.Şimdi o kutsal mekanda bulunduğumuz, bekleme anında hatırımızdan geçiyor.O mağaraya da bir girip çıkmak içerisini de görmek istiyoruz. Ama bazılarının uyarılara rağmen orada namaz kılmaya kalkması, bekleyenleri sabırsızlandırıyor. Gecenin karanlığından dolayı mağaranın içi de karanlık. Yavaş yavaş mağaraya doğru yaklaşıyorum. Kapısandan içeriye giriyorum.İçerisi çok karanlık olduğu için ve de başkalarını bekletmek istemediğim için çok inceleyemeden dışarıya çıkıyorum.Bekleme anında birkaç kare fotoğraf alabiliyoruz.


Hira Mağarasının gece üstten görünüşü
Hira Mağarasının önünde

Yine aynı şekilde zorlukla iki taşın arasından geçip dışarıya çıkıyoruz. Tekrar zirveye çıkıp grubun hepsinin toplanmasını bekliyoruz.


Nur Dağından Mekkenin Gece Görünüşü
Hira Mağarasından çıkışta Tepede Barakada Grubun toplanmasını beklerken

Grup toplanınca çıktığımız yoldan tekrar aşağıya iniyoruz. Dağın eteğine geldiğimizde sabah ezanı okunmaya başlıyor. Oradaki bir camide namazımızı kılmak istiyoruz ancak caminin kapalı olduğunu görünce Kabe’ye gitmeye karar veriyoruz. Yine orada bekleyen minibüslerden birisine biniyoruz. Peygamber efendimizin doğduğu evin yanında inip doğru Kabe’ye gidiyoruz. Namazımızı kılıp, kaldığımız otele  gidiyoruz. Cumartesi akşamı yatsıdan sonra grup halinde veda tavafımızı yapıyoruz. Peygamber efendimizin doğduğu evin önünde kafile olarak toplanıyoruz .Kafile başkanımız bir konuşma yapıyor. Oradan 5 litrelik bir bidon alıp zemzem dolduruyoruz. Oradan otele gitmek üzere servislere gidiyoruz.


Peygamberimizin doğduğu evin yanındaki zemzem doldurma yeri

O gece Mekke’deki son gecemiz. İkinci bir umre yapmak istiyoruz. Saat 3 den önce kalkıyoruz. Gusül abdestimizi alıp ihramımızı giyiyoruz. Terliklerimizi giyip çantamızı alıyor ve lobiye iniyoruz. Grup tamam olunca saat 3.00’de Servise binip yine peygamberimizin evinin yanına geliyoruz. Oradan yine bir araç kiralayıp ihrama niyet etmek için Mekke’ye yaklaşık 8 Km. Mesafedeki TENİM’e geliyoruz.


İhrama niyet ettiğimiz Tenim Camii

Tenim Mekkelilerin ihrama girdikleri Mikat Yeri. Tenim camisinde 2 rekat ihram namazı kılıp umre için niyetleniyoruz. Telbiye getiriyoruz. Bizi bekleyen aracımıza binip yine peygamberimizin evinin yanına geliyoruz. Oradan Kâbe’ye gidiyoruz.


Kabe’ye veda tavafımız

Önce tavafımızı yapıyoruz.2 Rekat tavaf namazımızı kılıp Say için Safa tepesine gidiyoruz. Biz say yaparken sabah ezanı okunuyor. Namaz vakti gelinceye kadar sayimize devam ediyoruz.7.şavta geldiğimizde imam namaz için kalkıyor biz de bulunduğumuz yerden Kabeye doğru dönüp namaza başlıyoruz.Kadınlar da arkamızda namaza duruyorlar.Namaz bitince geri kalan şavtımızı da tamamlayıp Merve tepesinde dua ediyoruz.Sonra da yanımızda getirdiğimiz makaslarla saçımızı kesip ihramdan çıkıyoruz.


Sayimizi yaptıktan sonra Merveden ayrılmadan önceki son fotoğraflarımız

Artık Kâbe’ye ,Safa ile Merve’ye veda etme zamanı geldi. Kim bilir beklide bu dünya gözüyle son görüşümüz. Umremizi yapmanın mutluluğu ama Kâbe’den ayrılmanın hüznü ile otelimizin yolunu tutuyoruz.Otelde hazırlıklarımızı yapıp valizlerimizi alıp lobiye iniyoruz.Çünkü yeni gelecek kafile için odalar hazırlanacak.Zemzem Bidonlarımızı otelde vakumlatıyoruz.Çünkü vakumsuz uçağa almıyorlarmış.Zemzemleri ,bir şirket ile bizim adımıza grup hocamız anlaşarak doldurtup otele getirtmiş.iki tane onar kiloluk bidon.beş litrelik bir bidon da ben doldurmuştum. Üçünü de  otelde vakumlatıyoruz.bir bidonu 5 riyale vakumluyorlar. Zemzem dolu bidonlara da 13 riyal verdik. 10 litrelik bir bidon zemzemin maliyeti vakumlama dahil 18 riyal oldu. Saat 14..00’da otobüslerimiz geldi .Otobüslerimize eşyalarımızı yükledik ve otelimizden ayrıldık.Mekke’de kaldığımız otel Aziziye bölgesinde Cuveyniye oteliydi. Bizden sonra yine diyanetin kiraladığı Otel Mustafa ve Ondan sonra da Laba oteli vardı.  03 ŞUBAT 2013 Pazar günü saat 15.00 da O güzel şehir Mekke’ye doyamadan ayrılıyoruz.Otobüsle Kâbe’nin yakınından geçerken Kabeyi son bir defa daha selamlayarak, tekrar kavuşmak temennisiyle ayrılıyoruz. Bir zamanlar  Allah Resülünün gizlice kaçtığı ,sonra dönüp “ Kavmim beni çıkarmasaydı, buradan çıkmazdım” dediği ve yıllarca hasretini çektiği,benim ise kendimi bildim bileli hasretini çektiğim, Mekke şehrine gündüz vaktinde doyamadan elveda diyoruz. Güzergahımız,  Yesrib iken Allah Resulü’nün hicretiyle Medine olan Medine-i Münevvere.

Medine Yolunda

Medine, Mekke’ye yaklaşık 450 kilometre
. 6 saatlik mesafede.Şimdi bizim otobüsle güven içerisinde gittiğimiz bu yolları bir zamanlar Allah Resulü sadık dostu Hz. Ebubekir ile düşman takibi altında binbir güçlükle 8 günde gitmişti. Sana salat, sana selam ey sevgililer sevgilisi…Yol boyunca o bilgiler zihnimden geçiyor.Her taraf çöl. Etrafta  kupkuru dağlar.Yol boyunca birkaç deve çiftliğini uzaktan gördük.Ama durup ziyaret etme imkanımız olmadı.Yol üzerinde bir tesiste durduk. İkindi namazını kıldık. Tesiste market de vardı. Marketten ihtiyaçlar karşılandı. Bir müddet daha bekleyip akşam namazını da burada kılıp ondan sonra hareket  edeceğimiz söylendi. Akşam namazımızı da kılıp  Medine’ye doğru  yolumuza devam ettik. Artık hava kararmıştı etrafı pek net göremiyorduk. Saat 21.00’a yaklaştığında artık Medine’nin Işıkları görünmeye başladı. Salavatlarla Medine’ye giriyoruz. Uzaktan Mescidi Nebevinin minareleri  görünmeye başladı. Mekke’ye girerken duyduğumuz heyecan gibi yine heyecanlandık. Otobüslerimiz Mescidi Nebevinin yakınlarında bir otelin önünde durdu. Eşyalarımızı indirdik ve otele girdik. Medine’de kalacağımız otel El-Gamame Bedr Oteli Sanırım ismini yakınındaki Gamame Mescidinden almış. 204 nolu odaya yerleşiyoruz. Buradaki otel Mekke’dekine göre biraz daha lüks. Yine odalarımız iki kişilik klimalı banyo tuvalet içinde. LCD  televizyon var. Yemeğimizi yedik, abdestimizi aldık  şimdi yatsı namazını kılmak ve Allah Resulünü selamlamak üzere Mescidi Nebevi’ye gidiyoruz.Otelimizin kapısından çıkıp biraz yürüyünce Mescidi nebevinin minareleri bütün ihtişamıyla görünüyor. Otel Mescidi nebeviye yürüyerek 4-5 dakika mesafede. Mescidi nebeviyi gördüğümüzde adeta büyüleniyoruz . Muhteşem bir yapı.


Mescid –i Nebevinin Kıble istikametinden görünüşü ve Hz.Peygamberin Hicret esnasında devesinin çöktüğü yer



Babı Selamın önü

Mescide girip Osmanlı Sütunlarının arasında yatsı namazımızı kılıyoruz.(Bayanlar, bayan görevli ile gidiyorlar onları görmüyoruz. onlarla çıkınca buluşacağız.) Sonra Topluca Babı-Selamdan girip, ravzanın önünden Efendimizin kabrinin bulunduğu  yere doğru içimizden salât-ü selam okuyarak gidiyoruz. Kalabalık olduğu için yavaş yavaş gidebiliyoruz. İçimizi Kainatın efendisini  selamlama heyecanı sarıyor. Kabrine kalabalıktan fazla yaklaşamıyoruz. Zaten  kabrin önünde görevliler bekliyor. Allah Resulü’nün Kabrinin bulunduğu yerde üç oda var. Üçünün de önü parmaklıklarla kapatılmış.1. ve3. Odalar boş. Ortadaki odada Allah Resülü, onun arkasında Başı Allah Resülünün omuzu hizasında Hz.Ebubekir, Onun arkasında yine başı Hz.Ebubekirin hizasında Hz.Ömerin kabirleri mevcut bunları biliyoruz. Ama geçerken parmaklıkların arkasından bunları görme imkanımız yok. Reasülullah’ın kabrinin hizasına geldiğimizde.”Esslamü aleyke ya Resülallah, Esselamü aleyke  Ya Habiballah, Esselamü aleyke  ya Nebiyyallah…” diyerek selamlıyoruz. Bir adım ötesinde “Esselamü aleyke Ya Ebabekri-Sıddik”,bir adım ötesinde “Esselamü aleyke ya Ömer ibni Hattap” diyerek müminlerin halifelerini de selamlayıp Baki kapısından çıkıyoruz. Otelimize  gidip istirahate çekiliyoruz.


Osmanlı sütunlarının arasında
HzPeygamberin Minberi

04/02/2013 Pazartesi Bugün Medine’de (Peygamber şehrinde) ilk günümüz. Sabah erkenden kalkıyoruz. Ezandan önce Mescidi Nebeviye gidiyoruz. Mescidin içi dışı tıklım tıklım dolu. Namazımızı kılıyoruz. Yahya hocayla birlikte selamlamamızı yapıp otele dönüyoruz. İkindi namazından sonra Baki Mezarlığını ziyaret ediyoruz. Mezarlık ziyareti belli saatler arasında yapılabiliyor. Bunun dışındaki zamanlarda mezarlık ziyarete kapalı. Mezarlığa yine bayanlar giremiyor. Bugün yaptığımız işlerden birisi de Mescidi Nebeviye yakın olan yerleri topluca ziyaret etmek oluyor. Bunlar; hemen mescidi Nebevinin karşısında bulunan Osmlanlı tarafından evlerinin bulunduğu yerlere yaptırılan ama bu gün ibadete kapalı olan GAMAME (Bulut) Mescidi.(Bu mescit peygamberimizi gölgeleyen bulutun,Peygamberimiz Mescidi nebeviye, Hanei saadete girdiklerinde beklediği rivayet edilen yere Osmanlılar tarafından yapılmış, adını da buradan almış.)

Gamame Mescidi
 
Yanıbaşında Hz.Ebubekir Mescidi. Onun yanında Hz.Ömer Mescidi. Bir de inşaat yapımı nedeniyle etrafı çevrilip kapatılan, bu yüzden giremediğimiz  Hz.Ali Mescidi.


Ebubekir Mescidi


Oradan Amber Camisine gidiyoruz. Orayı da Osmanlı yaptırmış.Onun hikayesi de şöyle: 2.Abdulhamit kendisi gidemediği için gönderdiği paşaların birinden Peygamberimizin kabrinden toprak getirmesini ister.Paşa da toprağı bugünkü Amber camisinin olduğu yerden alır götürür. Padişah toprağı koklayınca amber gibi kokuyor ama miski yok diyerek peygamberimizin Ravzasından alınmadığını farkeder.Paşa da başka yerden aldığını söyler. O toprağın alındığı yere bir cami yaptırılır. Adına da Amberiye Camisi denir. Amberiye camisinin yanında Medine Demiryolu istasyonu bulunuyor. İstasyon İstanbul Haydarpaşa tiren istasyonu gibi . Kapalı olduğu için içine giremiyoruz ama önünde hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.



Medine Tren İstasyonu ve Amberiyye Camii
Medine  Tren    İstasyonu

Saad b.Ubadenin bağışladığı hurma bahçesini ziyaret ediyoruz. Rivayete göre: “Sevdiklerinizi  infak etmedikçe (Allah yolunda harcamadıkça) iyiliğe erişemezsiniz.” Ayeti inince Sad bin Ubade çok sevdiği hurma bahçesini vakfetmişti.


Sad bin Ubade’nin bağışladığı hurma bahçesi

05/02/2015 (8.gün) Bu gün saat 14.00 da yemekhanede kafile başkanı İstanbul müftü yardımcısı Vehap KAPUCUOĞLU bey sohbet yaptı. Kuran ve ilahiler okundu herkes duygusallaştı. Sonra ikindi namazına gittik. Namazdan sonra 4.Kafile olarak Medine müzesini ziyarete gittik. Bu müze özel. Birisinin şahsi gayretleriyle oluşturulmuş. Mescidi Nebevinin eski ve yeni haliyle maketleri, Cenneti Baki Mezarlığı ve görseller mevcut. Bir genç müze  ile ilgili bilgiler verdi. Sonra salona geçip mescidin yapılışı ile ilgili sinevizyon izledik. 6 adet DVD alıp oradan ayrıldık.

06/02/2013 Çarşamba (9.Gün).Sabah namazından sonra kahvaltımızı yapıp otobüslere biniyoruz. Bu günkü planda geziler var.Uhud,Hendek Kûba ve İki Kıbleli Mescit. 
      
Önce Uhuda gidiyoruz. Uhud sıra dağlardan oluşmuş. Kayalardan oluşmuş sıra dağlar. Vadinin ortasında uhuda yakın küçük bir tepecik var. Bu yan yana  üç küçük tepeciğin bir birine bitişik hali. Bayağı aşınmış.Tepenin üstü düzleşmiş.İşte burası  OKÇULAR Tepesi.Hemen önünde uhut dağlarıyla okçular tepesi arasında  Hz. Hamza Camisi  yıkılmış yeniden yapılıyor.Hz.Hamza’nın şehit olduğu yer.Ayrıca uhut şehitliği yapılmış.Şimdi savaş alanı evlerle dolu.Aralıklı olarak uhud dağlarının eteklerine mescitler yapılmış.Ayneyn geçidinin (Okçular tepesinin ) Medine tarafından bir dere geçiyor.Savaşın yapıldığı yer dar bir alan.Okçular tepesiyle Uhud dağları arasındaki mesafe oldukça yakın.Tahminen 200m. civarında. Saat 9.30 gibi Uhut’tan ayrılıyoruz.


Okçular tepesi ve uhud dağları
Okçular tepesi ve  okçular tepesinden uhut dağları

15 dakika sonra Kıbleteyn mescidine geliyoruz.İki kıbleli mescit. Mescitteki ilk kıble yerinde bir kapı var. Kapının üstüne ilk kıble olduğu bilinsin diye Mihrap resmi çizilmiş. Cami iki kıbleli. İki Kubbe arasında koridor gibi sütünlar üzerinde düz bir yapı var. Dışta iki minaresi mevcut. Yan tarafı ağaçlık.İki tarafından (kıble ve ters istikameti) yol geçiyor.Kıble tarafına seyyar satıcılar tezgah açmış.Saat 10.30 Hendek savaşının geçtiği yere gitmek üzere hareket ediyoruz.

İki kıbleli mescit

İki kıbleli mescit

Yaklaşık 15 dakika sonra hendek mahalline geliyoruz. Hendek savaşının geçtiği yerler 7 mescitler diye biliniyor.Ancak bugün onlar yıkılmış. Sadece üç tanesi duruyor. Birisini görüyorum .Kapısı kilitli .Hatta demir kaynatılarak kapanmış.Bu mescit otobüslerin durduğu yerde.Yukarıda bir birine yakın olan iki mescide gidemedik.Yıkılan mescitlerin yerine büyük modern bir cami yapılmış.Orada iki rekat tahiyyetül mescit namazı kılıyoruz. O mescitte biraz fotoğraf aldım. Caminin kuzeydoğu tarafında dağlar var. Dağ dediğimiz yüksek kayalardan ibaret.Sonra hendeğin yerini görmek istedim.Grup başkanımız ilk geldiği zaman (7-8 yıl önce) hendeğin yerinin belli olduğunu söyledi.Şimdi o hendeğin bulunduğu yerin üzerine cadde yapılmış.Hendekten ve yerinden eser kalmamış.


Hendek savaşının yapıldığı alan


Oradan Kuba mescidine gidiyoruz. Kuba’daki Mescit de sonradan yapılmış. Büyük bir mescit. Oradan da fotoğraf çekiyorum.Biraz da kamereya çektim. Mescidin doğu tarafında Kuba  Mezarlığı var. Kubada Caminin güneydoğu tarafına Pazar kurulmuş.Oradan dondurulmuş taze hurma aldık ve otobüste yedik.Cami ve çevresi oldukça kalabalık.

Küba Mescidi

Yolda ilk Cuma namazının kılındığı Ranuna vadisindeki Cuma mescidini görmek istedik. Ancak şoförümüzün bize Cuma mescidi dediği yerin ertesi günü tek başıma görmek için gittiğimde Medine Belediye Binası olduğunu öğrendim.Oradaki görevli Cuma mescidinin kubada olduğunu söylemesi üzerine gitmek istedim ama eşimi çarşıda bıraktığım için gitmekten vazgeçip otele döndüm.

Ogün akşama doğru da Mardinli birisinin kiraladığı hurma bahçesini ziyaret ediyoruz. Orada ikram edilen kuru ve yaş hurmalardan yiyiyoruz. Bahçeyi geziyoruz. Sonra da memlekete götürmek üzere hurma alıyoruz.25 kg.’lık kutularda olan hurmayı taşıma kolaylığı olsun diye küçük kutulara böldürüyoruz. Mebrum hurmasının sap larının üzerinde olmasına dikkat ediyoruz. Pazarlık sonucu Hurmayı 24 riyale alıyoruz. 1 kg. da acve hurması alıyoruz. 70 riyale. Oradan otelimize dönüyoruz.


Hurma Bahçesi

07/02/2013 Perşembe (10.gün)Bu gün Medine’deki son günümüz sayılır. Medine’de olduğumuz günlerde namazlarımızı Mescidi Nebevide kılmaya çalışıyoruz.Mescidi nebeviyi tanımak istiyorum.İçindeki Osmanlı saatinin,Osmanlı revaklarının fotoğraflarını çekiyorum. Öğle namazından sonra bir müddet oturuyorum. Yahya hocayla birlikte kubbelerin açılışını görüyoruz.Havalandırmak için bazı kubbeleri açılıyor.İkindi namazından sonra eşimi caminin dışında yeşil kubbenin yanında bırakıyorum.Bigada öğretmen olan grubumuzdaki Fatma hanımla bekliyorlar. Ben Cibril kapısından giriyorum.Orada Ashabı suffenin buluduğu, suffe’nin yerini görmek istiyorum. Suffe’nin yeri, yerden bir karış kadar yükseltilmiş.Orada insanlar oturduğu için çok detaylı göremedim.Peygamberimizin kabrinin bulunduğu yeşil parmakların kuzey tarafında arada bir boşluk var. Peygamberimizin türbesi (evinin) suffeye bakan tarafında teheccüd kapısının olduğunu öğreniyorum.

Mescid-i Nebevi’nin dıştan görünüşü

Mescid-i Nebevide Osmanlı saati

Perşembe ve pazartesi günleri toplu iftar içir sofra kurulurmuş. Ravza’nın arkasındaki Osmanlı sütunlarının arasına doğudan batıya uzanan naylon sofralar sermişler. Etrafına insanlar oturmuş. Üzerinde baharata benzeyen bir şey var.Daha sofra herhalde yeni hazırlanıyor.Onun fotoğrafını da çekip Mescidi nebeviden ayrılıyorum.





Ogün ELBEYK yemek için gidecektik. Daha önce gördüğümüz ELBEYK’e gidiyorusz. Burası bir alış veriş merkezinin içinde iki katı ELBEYK’e ait.Erkekler caddeye bakan kapısından giriyor.İKİNCİ KATTA AİLE YERİ OLDUĞU SÖYLENİYOR.Alışveriş merkezinin içine girip ikinci kata çıkıyoruz.Kapıdaki güvenlikçi sadece bayanların girebileceğini namaz vakti yakın olduğu için ancak paket alabileceğimizi söylüyor.Eşim girip paket yaptırıyor. Orada yeme imkanı bulamadığımız için çıkıyoruz. Yatsı ezanı okunmaya başlıyor.Biz de mescidi nebeviye gidip son yatsı namazımızı kılıyoruz.Oradan otele dönüp, yemekhanede beyk’imizi yiyiyoruz.(Tavuğun butu, göğsü dört parça halinde özel sosla kızartılmış,bir kaba konulmuş.Patetes kızartılmış.50’şer gramlık kutulara sarımsaklı yoğurt konulmuş,bir paket tuz konulmuş).Eşim gece 21 ile 01 arası Ravza bayanlara açık olduğu için gitti ben hazırlıklara başladım.Dönüş için bavulları hurma ve zemzemleri hazırlamaya başladım. Eşim gece saat 01 gibi geldi. Ravza çok kalabalık olduğu için ancak girebilmişler.

08/02/2013 Cuma (11 gün).Bu gün son günümüz. Saban 05.30 gibi mescide sabah namazına gidiyoruz. Namazdan sonra gelip kahvaltımızı yapıyoruz. Ben odamıza çıkıyorum.Yarım kalan hazırlığımızı tamamlıyorum. Çünkü saat 14.00 da eşyalarımızı indirmemiz gerekiyor.16.00 da da otobüslerin gelip bizi medine havaalanına götüreceği söyleniyor.Öğleye kadar hazırlıklarımızı tamamlayıp,Cuma namazına mescide gittik.Namazdan sonra gelip eşyalarımızı aşağıya indirip beklemeye başladık.Arabaların gelişi 17.00 ‘ı buldu.Eşyalarımızı yükleyip otelden ayrıldık. Medine havaalanına gittik. Artık Medine’ye de veda etme zamanı geldi.Akşam namazını Havaalanı camiinde kıldık. Eşyalarımızı 250 riyal karşılığında hamalların (Sanırım şirket elemanları) otobüsten alıp uçağa yükleyecekleri söylendi. Aramızda para toplayıp verdik.Hamallar eşyaları otobüsten alıp uçağa taşıdılar.Tartı görmedik.Bu bizim için iyi oldu.Bir de fazla-eksik problemi yaşamadık.Yalnız hamallar eşyaları çok özensiz taşıdılar.Çabuk çabuk indirmek için. kimisi düşüyor kimisini atıyorlar. Zemzemlerden poşetleri delinenler oldu. Bize müdahale de ettirmediler.Sonra hava alanına girdik biletlerimiz dağıtıldı. Uçağa binişte de  bir problemle karşılaşmadık. Bilete bakmadılar bile .Hemen yırtıp bir parçasını verdiler.Hava alanında doldurmamızı istedikleri uçuş kartını aldılar,o kadar.

Suuidi Arabistan havayollarına ait bir yolcu uçağına bindik.Uçağımız suuidi Arabistan saatiyle 21.45’te bizim saatimizle 20.45 te kalkacaktı biraz rötarla kalktı. Plot 3 saat 5 dakika sonra İstanbul havaalanına ineceğimizi söyledi. Saat 24’ü geçerek İstanbul Atatürk havaalanına indik.Pasaport kontrolünden sonra eşyalarımızı almak üzere 9. Ve 10. Peronlara gittik .Neredeyse 2 saate yakın eşyaları almak için bekledik.O arada Fatma ve Furkan da hava alanına gelmişlerdi.Otobüsümüzün geldiğini öğrendik. Eşyalarımızı alıp hava alanından çıktık.Orada fatma ve furkanla da görüştük. Eşyaları Furkan'la arıabaya yerleştirdik. çocuklarla vedalaştıık ve ayrıldık. Sabah saat 08:00 gibi Çanakkale Mecidiye camiinin önünde indik.Yeğenim Hilmi bizi bekliyordu.Böylece 10 günlük kutlu yolculuğumuz sona erdi.09/02/2013.
google-site-verification: google54eb6146394a545c.html [google54eb6146394a545c.html] Başlığım sayfa içeriği