7 Aralık 2018 Cuma

Büyük Orta Avrupa Turu Günlüğü III - SLOVAKYA


SLOVAKYA


Saat 10.30 da Macaristan’dan Slovakya’ya giriyoruz ve bir benzin istasyonunda duruyoruz. Slovakya bir Avrupa Birliği ülkesi olduğu için pasaport kontrolü yok . Rehberimiz Go Box almak için gidiyor, biz de market  ve diğer ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Kısa bir molanın ardından yolumuza devam ediyoruz.

Saat 11.00 gibi Bratislava’ya giriyoruz. Bratislava turu da ekstra. Katılmak isteyenler kişi başı 25 euro ödüyor. Katılmak istemeyenler bir benzin istasyonunda kalıyor . Otobüsümüz tur sonunda onları yine oradan alacak.

Bratislava Slovakya'nın başkenti ve en büyük şehri. Avusturya'nın başkenti Viyana'nın 50 km kadar doğusunda bulunan şehir yaklaşık 450.000 nüfusa sahip. Tuna Nehrinin iki kıyısında yer alan şehir hem Avusturya'ya hem de Macaristan'a sınır. Rehberimiz Slovakya ve Bratislava hakkında bilgi veriyor.  Slovakya’nın 5.000.000 civarında nüfusunun olduğunu,1993 yılına kadar Çekoslovakya’nın bir parçası olduğunu,  1. Dünya savaşından sonra kurulduğunu, 1993 yılında Slovakya ve Çek Cumhuriyeti olarak iki ayrı devlete bölündüğünü söylüyor.  Bratislava’nın ise eski bir başkent olduğunu, tarihi ve kültürel yapıların çok olduğunu, şehrin 2. Dünya savaşında çok büyük zarar gördüğünü ancak daha sonra restorasyon çalışmaları ile bu yapıların onarıldığını, barok tarzında birçok yapının olduğunu, Şehrin 3 kalesi bulunduğunu, bunlardan 1. Sinin şehrin uzağında olan Devin kalesi olduğunu, diğerinin ise 1890 yılında yapıldığını, bugün Ulusal tarih müzesi olarak kullanıldığını, Onun kenarında da eski kalenin olduğunu, buna "old town" veya "stara mesta" denildiğini, old town’daki sandviçler kapısının bu gün hala aktif olduğunu söylüyor. 

Bratislava’da Tuna Nehri

Tuna nehrinin üzerindeki bir asma köprüden geçip otobüsümüzden iniyoruz ve şehir turumuza başlıyoruz. Rehberimiz karşıda tepenin üzerinde gördüğümüz kalenin 1890 yılında yapılan, bu gün ulusal tarih müzesi olarak kullanılan kale olduğunu söylüyor.


1890 yılında yapılan, bu gün ulusal tarih müzesi olarak kullanılan kale

Az ileride bir anıtın önünde duruyoruz. Rehberimiz anıtla ilgili bilgi veriyor. Bunun veba anıtı olduğunu, Orta Avrupa’da birçok ülkede  veba anıtı ile Yahudi soykırım anıtlarını göreceğimizi söylüyor. Orta Avrupa’da birçok insan veba hastalığından ölmüş. Ölenlerin anısına böyle veba anıtları yapılmış. Şehirlere limanlardan giriş yapanlar önce bir-iki ay karantinaya alınır, eğer bu süre içerisinde vebaya rastlanmazsa  şehre öyle alınırmış.


Veba Anıtı

Orada meydanda bir anıt görüyoruz. Avrupa’da Yahudi soykırımı anısına yapılmış bir anıtmış.

Yahudi soykırım anıtı

Biraz yürüyüp St.Martin katedraline geliyoruz. Rehberimiz  katedral hakkında bilgi veriyor. Diğer kiliselerin en büyüğü olduğu için katedral denildiğini söylüyor. Kralların taç giyme törenleri de burada yapılırmış. Kulesinin tepesinde Aziz Stephan İşvan’ın tacı bulunuyormuş. Gotik mimari tarzında  yapılmış, 1452’de hizmete girmiş.


St.Martin Katedrali

Konsoloslukların bulunduğu caddeden geçiyoruz. Orada Mozartın müzesini görüyoruz. Rehberimiz burasının bir dönem Mozart’ın kaldığı ev olduğunu, bu gün müze olarak kullanıldığını, Mozart’ın Çek Cumhuriyeti’nde-Badende de bir evini göreceğimizi söylüyor.


Mozart’ın kaldığı ev

Kralın Geçtiği yolu görüyoruz.  Yola kralın tacını simgeleyen işaretler koymuşlar.


Kralın geçtiği yol

Old Town’da 87 m. Yüksekliğindeki Sandviçler kapısı, Kralın halka konuşmalar yaptığı meydan, Napolyon’un heykeli, Rolant ölçü birimini bulan Rolant’ın heykeli de gördüğümüz yerler arasında.

Yerde Dünyanın belli merkezlerine olan uzaklığı gösteren bir yön göstergesini görüyoruz. Şehirler arasında İstanbul da var.Bratislava- İstanbul arasındaki mesafe 1231 km. olarak gösterilmiş.


Yön göstergesi

Meydana serinlemek için bir su takı konulmuş. İki direk arasına soğuk su püskürtüyor. Herkes altından geçip serinliyor. Biz de altından geçip serinliyoruz.

Rehberimiz yolun sol tarafında küçük bir heykelin yanında duruyor. Bunun Naci’nin heykeli olduğunu söylüyor. Naci bir kıza aşık olmuş, kızı vermemişler, o da delirmiş.  Sokaklarda dolaşır güzel kadınlara çiçekler verirmiş. Bir gün ölünce halk onun heykelini dikmiş.


Naci

Az ileride bir mazgaldan çıkan adam heykeli görüyoruz. O da cumil imiş. Cumil bir kanalizasyon işçisiymiş. Arasıra kanalizasyondan başını çıkarır yoldan geçen kadınların aşağıdan bacaklarına bakarmış. Onun da heykelini yapmışlar. Rivayete göre heykelin başını bastıran tekrar Bratislava’ya gelirmiş.


Cumil

Oradan geçip bir binanın önünde duruyoruz. Burası Ulusal Tiyatro Binasıymış. Şehirde 24 tane tiyatro binası varmış. Bu en büyükleriymiş.


Ulusal Tiyatro Binası

Rehberimiz saat 13.10’da burada buluşmak üzere serbest zaman veriyor. Bu arada biz de gezdiğimiz yerleri bir kere daha  ayrıntılı bir şekilde  geziyoruz. Old Town’a da çıkıyoruz. Oradan St. Martin katedralinin içine giriyoruz, kralın geçtiği yoldan geçiyoruz ve buluşma noktamıza dönüyoruz. Orada rehberimizle buluşup otobüsümüze doğru yürüyoruz. Yine giderken birçok heykel görüyoruz. Gerçekten de Bratislava heykeller şehri.

Saat 13.30 gibi otobüsümüze binip Bratislava’dan hareket ediyoruz.

Bratislava tarihi bir şehir olmasının yanında tarihi dokunun da çok iyi korunduğu bir şehir. Oldukça bakımlı ve temiz. Ortasından Tuna nehrinin geçtiği  dört başkentten birisi. Tarihi binaların olduğu sokak araç trafiğine kapalı. Böylece rahat bir şekilde tarihi mekanlarda dolaşabiliyorsunuz. Meydanda nostaljik bir tren var onunla seyahat edebiliyorsunuz. Gezilip görülecek yerlerden birisi.

0 yorum:

Yorum Gönder