SLOVAKYA
Saat 10.30 da
Macaristan’dan Slovakya’ya giriyoruz ve bir benzin istasyonunda duruyoruz.
Slovakya bir Avrupa Birliği ülkesi olduğu için pasaport kontrolü yok .
Rehberimiz Go Box almak için gidiyor, biz de market ve diğer ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Kısa
bir molanın ardından yolumuza devam ediyoruz.
Saat 11.00 gibi
Bratislava’ya giriyoruz. Bratislava turu da ekstra. Katılmak isteyenler kişi
başı 25 euro ödüyor. Katılmak istemeyenler bir benzin istasyonunda kalıyor . Otobüsümüz
tur sonunda onları yine oradan alacak.
Bratislava Slovakya'nın
başkenti ve en büyük şehri. Avusturya'nın başkenti Viyana'nın 50 km kadar
doğusunda bulunan şehir yaklaşık 450.000 nüfusa sahip. Tuna Nehrinin iki
kıyısında yer alan şehir hem Avusturya'ya hem de Macaristan'a sınır. Rehberimiz
Slovakya ve Bratislava hakkında bilgi veriyor.
Slovakya’nın 5.000.000 civarında nüfusunun olduğunu,1993 yılına kadar
Çekoslovakya’nın bir parçası olduğunu, 1. Dünya savaşından sonra kurulduğunu, 1993 yılında
Slovakya ve Çek Cumhuriyeti olarak iki ayrı devlete bölündüğünü söylüyor. Bratislava’nın ise eski bir başkent olduğunu,
tarihi ve kültürel yapıların çok olduğunu, şehrin 2. Dünya savaşında çok büyük
zarar gördüğünü ancak daha sonra restorasyon çalışmaları ile bu yapıların
onarıldığını, barok tarzında birçok yapının olduğunu, Şehrin 3 kalesi
bulunduğunu, bunlardan 1. Sinin şehrin uzağında olan Devin kalesi olduğunu,
diğerinin ise 1890 yılında yapıldığını, bugün Ulusal tarih müzesi olarak
kullanıldığını, Onun kenarında da eski kalenin olduğunu, buna "old town" veya "stara mesta" denildiğini, old town’daki sandviçler kapısının bu gün hala aktif
olduğunu söylüyor.
Tuna nehrinin üzerindeki bir
asma köprüden geçip otobüsümüzden iniyoruz ve şehir turumuza başlıyoruz.
Rehberimiz karşıda tepenin üzerinde gördüğümüz kalenin 1890 yılında yapılan, bu
gün ulusal tarih müzesi olarak kullanılan kale olduğunu söylüyor.
Az ileride bir anıtın
önünde duruyoruz. Rehberimiz anıtla ilgili bilgi veriyor. Bunun veba anıtı
olduğunu, Orta Avrupa’da birçok ülkede
veba anıtı ile Yahudi soykırım anıtlarını göreceğimizi söylüyor. Orta
Avrupa’da birçok insan veba hastalığından ölmüş. Ölenlerin anısına böyle veba
anıtları yapılmış. Şehirlere limanlardan giriş yapanlar önce bir-iki ay
karantinaya alınır, eğer bu süre içerisinde vebaya rastlanmazsa şehre öyle alınırmış.
Orada meydanda bir anıt
görüyoruz. Avrupa’da Yahudi soykırımı anısına yapılmış bir anıtmış.
Biraz yürüyüp St.Martin
katedraline geliyoruz. Rehberimiz
katedral hakkında bilgi veriyor. Diğer kiliselerin en büyüğü olduğu için
katedral denildiğini söylüyor. Kralların taç giyme törenleri de burada yapılırmış. Kulesinin
tepesinde Aziz Stephan İşvan’ın tacı bulunuyormuş. Gotik mimari tarzında
yapılmış, 1452’de hizmete girmiş.
St.Martin Katedrali |
Konsoloslukların bulunduğu
caddeden geçiyoruz. Orada Mozartın müzesini görüyoruz. Rehberimiz burasının bir
dönem Mozart’ın kaldığı ev olduğunu, bu gün müze olarak kullanıldığını,
Mozart’ın Çek Cumhuriyeti’nde-Badende de bir evini göreceğimizi söylüyor.
Mozart’ın kaldığı ev |
Kralın Geçtiği yolu
görüyoruz. Yola kralın tacını simgeleyen
işaretler koymuşlar.
Kralın geçtiği yol |
Old Town’da 87 m.
Yüksekliğindeki Sandviçler kapısı, Kralın halka konuşmalar yaptığı meydan,
Napolyon’un heykeli, Rolant ölçü birimini bulan Rolant’ın heykeli de gördüğümüz
yerler arasında.
Yerde Dünyanın belli
merkezlerine olan uzaklığı gösteren bir yön göstergesini görüyoruz. Şehirler
arasında İstanbul da var.Bratislava- İstanbul arasındaki mesafe 1231 km. olarak
gösterilmiş.
Yön göstergesi |
Meydana serinlemek için bir su
takı konulmuş. İki direk arasına soğuk su püskürtüyor. Herkes altından geçip
serinliyor. Biz de altından geçip serinliyoruz.
Rehberimiz
yolun sol tarafında küçük bir heykelin yanında duruyor. Bunun Naci’nin heykeli
olduğunu söylüyor.
Naci bir kıza aşık olmuş, kızı vermemişler, o da delirmiş. Sokaklarda dolaşır güzel kadınlara çiçekler
verirmiş. Bir gün ölünce halk onun heykelini dikmiş.
Az ileride bir
mazgaldan çıkan adam heykeli görüyoruz. O da cumil imiş. Cumil bir kanalizasyon
işçisiymiş. Arasıra kanalizasyondan başını çıkarır yoldan geçen kadınların aşağıdan bacaklarına bakarmış. Onun da heykelini yapmışlar. Rivayete göre
heykelin başını bastıran tekrar Bratislava’ya gelirmiş.
Cumil |
Oradan geçip bir binanın önünde duruyoruz. Burası
Ulusal Tiyatro Binasıymış. Şehirde 24 tane tiyatro binası varmış. Bu en
büyükleriymiş.
Ulusal Tiyatro Binası |
Rehberimiz
saat 13.10’da burada buluşmak üzere serbest zaman veriyor. Bu arada biz de
gezdiğimiz yerleri bir kere daha
ayrıntılı bir şekilde geziyoruz.
Old Town’a da çıkıyoruz. Oradan St. Martin katedralinin içine giriyoruz, kralın
geçtiği yoldan geçiyoruz ve buluşma noktamıza dönüyoruz. Orada rehberimizle
buluşup otobüsümüze doğru yürüyoruz. Yine giderken birçok heykel görüyoruz.
Gerçekten de Bratislava heykeller şehri.
Saat 13.30 gibi otobüsümüze binip Bratislava’dan
hareket ediyoruz.
Bratislava tarihi bir şehir olmasının yanında tarihi
dokunun da çok iyi korunduğu bir şehir. Oldukça bakımlı ve temiz. Ortasından
Tuna nehrinin geçtiği dört başkentten
birisi. Tarihi binaların olduğu sokak araç trafiğine kapalı. Böylece rahat bir
şekilde tarihi mekanlarda dolaşabiliyorsunuz. Meydanda nostaljik bir tren var
onunla seyahat edebiliyorsunuz. Gezilip görülecek yerlerden birisi.
0 yorum:
Yorum Gönder