2 Mart 2019 Cumartesi

BABAMIN HİKAYESİ



BABAMIN HİKAYESİ             

20/08/2015 Bu akşam uzun zamandan beri düşündüğüm ama bir türlü gerçekleştirme imkanı bulamadığım şeyi deneyeceğim. Babamın  şahitlik ettiği bir takım olayları kayda alacağım. Babam 1923 doğumlu, Cumhuriyetle yaşıt,  93 yaşında. Birçok olaylara tanıklık etmiş. Belki de bu yaşta olup da hafızası hala berrak olan, yaşadığı olayları , yer ve zamanını, şahısların isimlerini dün gibi hatırlayan ender kişilerden biri.

Köydeki evin terasında eşim, ablam, eniştem, yeğenim, yeğenimin eşi ve  çocukları, ben ve babam  birlikte akşam yemeği  yedik. Teras çok güzel. Karşımızda Bozcaada Ege denizinin bir incisi gibi duruyor. Başımızı biraz sağa çevirdiğimizde köyümüzde “Çığrı Kalesi” diye bilinen,M.Ö birçok olaya  tanıklık etmiş, bu gün bile, sekiz kilometrelik  kale surlarının bir kısmının hala zamana karşı direndiği  antik kent “Neandra”. Sola baksak yemyeşil meşe ağaçlarının donattığı tepe. Üstümüzde asmanın çadırı ve aşağıya doğru sarkan siyah üzümler, içerisinin bunaltan sıcaklığına rağmen tertemiz ve serin bir hava.

Babam çocukları ve torunlarıyla birlikte olmaktan büyük keyif alır. Biz 1982 yılında doğum esnasında  hayatını kaybeden ablamla birlikte 6 kardeşiz. Bu gün çocuklar, çocukların eşleri, torunlar, torunların eşleri, torunların çocukları, torunların çocuklarının eş ve çocuklarıyla birlikte hayatta olan 66 kişilik büyük bir aileyiz. Babam torunlarının torununu da görmüş ender kişilerden. Bazen rahatsız olduğu ve konuşmak istemediği zamanlar olur. Ama bu akşam keyfi yerinde. Uzun zamandan beri düşündüğüm şeyi gerçekleştirebilirim.

Yemeğimizi yedik, çaylar içildi. Ben birçok defa dinlediğim ama hazırlıklı olmadığım için kayda alamadığım konularda babamı konuşturmak istedim. Konuyu askerliğine getirdim. Babam 1943 yılında askere gitmiş. O askerdeyken ikinci dünya savaşı başladığı için dört yıl askerlik yapmış. Eşim sessizce telefonunun kamerasını çalıştırdı. Babam o günleri adeta yeniden yaşıyormuş gibi heyecanla anlatmaya başladı: “ Evlendikten biray sonra çalışmak için Geyikliye gittim.(Geyikli Çanakkale’nin Ezine  İlçesine bağlı nahiyedir. Bozcaada’ya gemiler Geyikli iskelesinden kalkar. Zeytini boldur.) Orada zeytin silkiyordum. Bir gün babam çıkageldi. Hayırdır diye sordum. Hayır dedi, köyde jandarma askere götürmek için seni bekliyor . Ben işi bıraktım köye gittik. Henüz evleneli iki ay olmuştu ki askere gitmek için köyden ayrıldım. Babamla birlikte Ezine’ye gittik. Zeytinli camisine vardık . O dönemde  birçok yerde olduğu gibi Ezine’de de Zeytinli camisi ibadete kapatılmış, askeri sevkiyathane olarak kullanılıyordu. Asker adayları toplanmıştı. Bizi Çanakkale’deki sevkiyathaneye  götürmek için iki asker  görevlendirdiler. Eğer kendi yol paramızla  birlikte askerlerin yol paralarını da ödersek, arabayla  gideceğimizi, aksi taktirde yürüyerek gitmemiz gerektiğini söylediler. (Çanakkale-Ezine arası yaklaşık 50 Kilometre.) Babalarımız kabul etti, paraları ödediler arabayla Çanakkale’ye vardık. Çanakkale’nin sevkiyathanesi de Kurşunlu camisiydi. Bizi Çanakkale limanından gemiye bindirdiler. İstanbul’da Galata Köprüsünde gemiden indik. Bizi Sultanahmet Camisine  götürdüler. Sultahahmet camisi askeri sevkiyathane olarak kullanılıyordu. O gece orada kaldık.”

-“Camide halı varmıydı?” diye soruyorum. Babam  gülüyor .

-“Ne halısı, yatağı! Her taraf çamur içinde. Üzerimizdekilerle yatıyoruz. Bitten pireden uyku uyuyamadık. Ertesi günü Galata limanına Bir odun gemisi yanaşmış, bizi odun taşımaya götürdüler. Odunları gemiden, orada bulunan deppoylara taşıdık. O gece deppoylarda kaldık. Orada da bit ve pireden uyuyamadık. Ertesi günü bizi  Sirkeci’den tirene bindirdiler. Tekirdağ – Çorluya gittik. Tiren istasyonunun yanında iki oda vardı. Geceyi oralarda geçirdik. Bereket onlarda bit pire yoktu da geceyi rahat geçirdik. Sabah Kırklareli’ye giden tirene bindik ve istasyonda indik. İstasyonun yakınında askerlik şubesi vardı. Oraya yerleştik.”

Burada kaydı kesiyoruz. Babamı daha fazla yormak istemiyoruz. Bir başka zaman kaldığımız yerden devam ederiz diye düşünüyorum. Ama maalesef  bir daha buna fırsat bulamıyoruz. Kayıt almakta çok geç kalmışız. 03/02/2018 tarihinde aniden babam rahmet-i Rahmana kavuşuyor. Makamı cennet olsun. Şimdi keşke diyorum ama keşkelerin bir faydası olmuyor. Bir canlı tarih daha göçüp gidiyor.